Ana içeriğe atla

Athena ve Poseidon Arasındaki Mücadele


Athena ve Poseidon arasındaki mücadeleyi tasvir eden bir çizim, ressam Rene Antoine Houasse, 1869.

Günlerden bir gün Yunan tanrıları arasında bir kente kimin adının verileceği üzerine bir tartışma yapılıyordu. Bir sonuca varamayan tanrılar nihayetinde baş tanrı Zeus'a danıştılar ve ondan soruna bir çözüm bulmasını istediler. Bunun üzerine Zeus, kent sakinlerine en güzel hediyeyi verecek olanın isminin kente verileceğini söyledi. Yarışmanın sonuna doğru yalnızca iki aday kaldı. Bunlar bilgelik ve ilhamın tanrıçası Athena ile denizlerin hakimi tanrı Poseidon'du.                                                                            
Önce Poseidon üç dişli mızrağını yere vurdu ve mızrağını sapladığı yerden tuzlu bir su kaynağı fışkırmaya başladı. Athena ise mızrağını sapladığı topraktan güzel bir zeytin ağacı meydana getirdi. Zeytin ağacı zeytinleri ve bunlardan elde edilecek zeytinyağıyla beraber Poseidon'un tuzlu su pınarından daha faydalı bulundu. Zira tuzlu su içilemezken zeytin yenebiliyor, zeytinyağının da ticareti yapılabiliyordu. Bu şekilde yarışmanın kazananı Athena olurken, kentin adı da Atina olarak günümüze kadar geldi.

Hikayenin başka bir versiyonunda ise, Poseidon kent sakinlerine güzel bir savaş atı hediye ederken, Athena buna karşılık olarak zeytin dalı armağan etmektedir. Ayrıca hediyesinin insanlar için barışın sembolü olacağını ve diğer faydalarını da anlatınca tanrılar ona hayran kalmıştır. Bu sayede kente isim verme hakkı tanrıça Athena'ya verilmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld

Kylon'un Tiran Olma Girişimi ve Drakon Yasaları

Atina akropolisi, ressam Leo von Klenze, 1846. MÖ. 8. yüzyılın sonlarına doğru Attika'nın (Atina ve çevresini kapsayan bölge) önde gelenleri baştaki basileus'u (kral) indirip yerine arkhonlar, yani önderler denilen yöneticileri getirdiler. Yönetim biçimi monarşiden oligarşiye geçti. Aristokratlar yönetimde söz sahibi oldukları bu dönemde Atina akropolisinin 300 m kadar batısında yer alan Areopagos  Meclisinde toplanıyorlardı. Bu yeni politik düzende önceleri üç arkhon etkindi : 1-) Din ve devlet işlerinin yürütülmesinden sorumlu arkhon basileus 2-) Orduya komuta eden ve vatandaş olmayanların arasındaki davalara bakan Polemarkhos (savaş arkhonu, başkomutan) 3-) Genel idari işlerden sorumlu Arkhon. Arkhon Eponymos olarak adlandırılırdı, zira görev yaptığı yıla adını veriyordu. Meclise ve konseye başkanlık ediyor, dini olmayan davalara bakıyordu. Bunlara daha sonra thesmothetai (kanun koyucular) denilen 6 arkhon daha dahil edildi ve bunlar yönetim organını oluşturan "dokuz ar

Ostrakismos Nedir?

Üzerlerine isimler kazınmış çanak çömlek (ostrakon) parçaları Ostrakismos (Çanak Çömlek Mahkemesi), MÖ. 5. yüzyıl Atina'sında gerçekleştirilen bir uygulamanın ismidir. Amacı bir oylama neticesinde yeterli çoğunluğa ulaşılmasının ardından tiranlığa heveslenen kişileri sürgün etmek ve bu sayede demokrasinin varlığını sürdürmekti. Sürgün 10 yıl sürüyordu ve bu sürenin sonunda sürgüne yollanan kişi canına, mallarına veya vatandaşlığına bir zarar gelmeden Atina'ya dönebiliyordu. Oylama işlemi 500 kişiden oluşan Bule meclisi ve en yüksek idari yetkili olan 9 arkhonun gözetiminde yapılıyordu. Oy verme gizlilik usulüne dayalıydı, oy verenlerin kimliği gizli kalıyordu. Yurttaşlar tiran olmaya niyeti olduğunu düşündükleri kişilerin isimlerini ostrakon (çoğ. ostraka) denilen çanak çömlek parçaları üzerine kazıyarak yazıyorlardı. Daha sonra phylai denilen görevliler oyları topluyor, kimsenin birden fazla oy kullanmasına izin verilmiyordu. Bir kişinin ostrakismos sonucu sürgün edilebilmesi