Ana içeriğe atla

Antik Sparta'da Toplumsal Sınıflar


Antik Sparta, John Pentland Mahaffy, 1890, Wikimedia Commons, Kamu malı (Public Domain).

Antik Sparta, yalnızca askeri gücüyle değil, kendine özgü toplumsal düzeniyle de dikkat çeker. Atina gibi şehir devletleri daha demokratik ve kültürel bir kimlik geliştirirken, Sparta’nın varlığını sürdürebilmesi tamamen katı bir sınıf yapısına bağlıydı. Halk üç temel gruba ayrılıyordu: Spartiatai (çoğul, gerçek yurttaşlar), Perioikoi (çoğul, çevrede yaşayanlar) ve Heilotlar (toprağa bağlı devlet köleleri). Her bir sınıfın hakları, görevleri ve yaşam biçimi farklıydı; ama hepsi birlikte Sparta’nın kendine özgü toplumsal yapısının önemli bir parçasıydı.

Sparta’nın gerçek yurttaşları yalnızca Spartiatai idi. Doğuştan bu sınıfa dahil olan erkek çocuklar, küçük yaşta ailelerinden koparılıp Agoge adı verilen sert bir eğitim sistemine tabi tutulurdu. Hayatlarının merkezinde askerlik ve devlet hizmeti vardı. Spartiates (tekil), geçimlerini sağlamak için kleros adı verilen, Heilotlar tarafından işlenen toprak parçasına sahipti. Siyasi haklar, toprak mülkiyeti ve karar mekanizmalarına katılım yalnızca bu sınıfa tanınırdı. Zamanla Spartiatai’nin sayısının giderek azalması, Sparta’nın toplumsal düzenini ve askeri gücünü olumsuz yönde etkilemeye başladı.

Perioikoi (tekil Perioikos), "çevrede oturanlar" denilen özgür insanlardı ve daha çok şehrin çevresindeki kırsal alanlarda yaşıyorlardı. Bu sınıftakilerin istedikleri işle (tarım, ticaret, zanaat) uğraşmalarına izin veriliyordu. Fakat buna karşın vergi vermeleri ve gerektiğinde Sparta'ya asker göndermeleri isteniyordu. Böylece devletin hem savunma hem de mali ihtiyaçlarına katkı sağlıyorlardı.

Toplumun en baskı altındaki sınıfı Heilotlardı. Heilotlar, çoğunluğu Spartalılar tarafından fethedilen Lakonia ve Messenia bölgelerinin yerli halkından oluşuyordu ve toprağa bağlı köleler olarak çalıştırılıyorlardı. Ürettikleri ürünlerin yarısını Spartalı efendilerine vermek zorundaydılar. Sayıca Spartalı yurttaşlardan çok daha fazla olmaları, sürekli bir tehdit oluşturuyordu. Bu yüzden sıkı gözetim altında tutuluyor, zaman zaman topluca bastırılan isyanlara kalkışıyorlardı. Heilotları kontrol altında tutmak ve olası isyanları önlemek amacıyla, Spartalı gençlerden oluşan Krypteia adlı gizli askerî örgüt görev yapıyordu. Sparta’nın sert askerî disiplini, düşmanlara karşı olduğu kadar kendi iç düzenini korumayı da amaçlıyordu.

Bu katı düzen içinde Spartalı kadınlar, aile içinde özellikle ev işlerinin ve mülk yönetiminin karar süreçlerinde söz sahibi olabiliyorlardı. Beden eğitimi almaları teşvik ediliyordu, çünkü güçlü kadınların güçlü çocuklar doğuracağına inanılıyordu. Spartalı kadınlar ayrıca toplumsal yaşamda diğer Yunan şehirlerindeki kadınlara göre daha görünür ve görece özgürdü; yemek ve içki törenlerine katılabiliyor, mülklerini kontrol edebiliyorlardı. Ancak bu ayrıcalık yalnızca yurttaş sınıfına (Spartiatai) özgüydü. Perioikoi kadınları özgürlükleri sınırlı olmakla birlikte serbest bir yaşam sürüyor ve ekonomik üretime katılıyordu. Helot kadınları ise köle statüsünde olup çoğunlukla tarım ve ağır işlerde çalıştırılıyordu, özgürlükleri neredeyse tamamen kısıtlıydı.

Sparta’nın katı sınıf sistemi, şehrin yüzyıllar boyunca Yunan dünyasında korkulan bir güç olmasını sağladı. Ancak aynı sistem Sparta’nın zayıflığının da kaynağı oldu. Heilot isyanları, yurttaş nüfusunun giderek azalması ve toplumsal yapının esnek olmaması, zamanla Sparta’nın gücünü tüketti. Böylece Sparta’nın askeri disipliniyle özdeşleşen toplumsal düzeni, hem yükselişin hem de çöküşün temel sebebi haline geldi.

KAYNAKLAR

Martin, T. R. (2014). Eski Yunan Tarihöncesinden Hellenistik Çağ’a, (çev. Ümit H. Yolsal), İstanbul: Say Yayınları.

Kaya, M. (2016). Ege ve Eski Yunan Tarihi I: Tarih Öncesi Çağlardan Klasik Çağa Kadar, İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları.

Pomeroy, S. B. - Burstein S. M., W. Donlan, J. T. Roberts, D. W. Tandy. (2020). Antik Yunan’ın Kısa Tarihi Siyaset, Toplum ve Kültür, (çev. Oğuz Yarlıgaş), İstanbul: Alfa Yayınları.

Tekin, O. (2015). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul: İletişim Yayınları.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Alman Çeşmesi

Alman Çeşmesi, Sultanahmet Meydanı, Foto : M. Özveren. Alman Çeşmesi, Alman İmparatorluğu Kaiseri II. Wilhelm tarafından 1898 yılında Osmanlı topraklarına yaptığı ikinci ziyaretinde gördüğü ilgi ve sevginin de etkisiyle Sultan II. Abdülhamid ve İstanbul halkına hediye edilmiştir. Almanya'da yapılıp İstanbul'a getirilen çeşme, tarihi bakımdan büyük öneme sahip olan Sultanahmet Meydanı üzerine dikilmiştir. I. Ahmed Türbesi'nin karşısında yer alan çeşmenin mimarı Max Spitta'dır. Neo-Bizans üslubunda yapılan çeşmenin açılış tarihi 27 Ocak 1901'dir. Çeşme yaklaşan dünya savaşı öncesinde Türk-Alman siyasi yakınlaşmasının da bir göstergesidir.

Laokoon ve Oğulları Heykeli

Laokoon ve Oğulları Heykeli, Vatikan Müzeleri, Foto : M. Özveren. Laokoon heykel grubu, tanrı Apollon tarafından gönderilen yılanların Troialı rahip Laokoon ve iki oğluna bir sunakta saldırmasını konu edinmektedir. Troia Savaşı sırasında içi savaşçı dolu tahta atın şehre alınmamasını öğütleyen Laokoon ve oğulları, Troia'nın yok edilmesine karar veren tanrıların isteğine karşı geldikleri için Apollon'un gönderdiği yılanlar tarafından öldürülürler. Heykel bu mitolojik hadiseyi tasvir etmektedir. Eserde baba ve iki oğlunun dramatik hayatta kalma mücadelesi canlandırılmaktadır. Yılanların Laokoon ve oğullarının bedenlerine dolanması, karakterlerin vücutlarındaki kasılmalar ile yüzlerindeki derin acı ve korku dikkat çekmektedir. Merkezde yer alan Laokoon ve solunda acıdan bayılmak üzere olan oğlu, en sağdaki diğer oğlu tarafından çaresizce izlenmektedir. Figürlerin acı içindeki vücutları ve çaresizce kurtulma çabaları etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır.  Romalı Gaius Secundus Pli...