Ana içeriğe atla

Solon ve Kroisos

 

Solon ve Kroisos, Gerard van Honthorst, 1624, Wikimedia Commons, Kamu malı (Public Domain).

Lidya kralı Kroisos, zenginliğiyle tüm dünyanın dilinde dolaşan bir hükümdardı. Servetinin büyüklüğü yalnızca hazinelerinde değil, sarayının görkeminde, altın kaplamalı tapınaklarında ve etrafında oluşan efsanelerde de kendini gösteriyordu. Onun için en önemli mesele, sahip olduklarının büyüklüğünü ve mutluluğunun tartışılmazlığını dünyaya kanıtlamaktı. Bu arayış, Atina’nın ünlü bilgesi Solon’u davet etmesine sebep oldu. Kroisos, Solon’un gözlerinin içine bakarak, “Söyle bana, dünyanın en mutlu insanı kimdir?” diye sordu.

Solon’un cevabı Kroisos’un beklentilerinden çok uzaktı. Ona göre en mutlu insan, Atinalı Tellos’tu. Çünkü Tellos, erdemli bir yaşam sürmüş, çocuklarını ve torunlarını görmüş, halkı tarafından saygı duyulmuş ve sonunda ülkesinin geleceği için savaşırken şerefli bir şekilde ölmüştü. Solon bununla yetinmedi; ardından Argoslu Kleobis ve Biton kardeşlerden söz etti. Bu gençler, annelerini tanrıça Hera’nın tapınağına götürmek için arabaya koşulmuş ve insanüstü bir gayretle görevlerini yerine getirmişlerdi. Halk tarafından kahraman gibi onurlandırıldıktan sonra, tanrıların lütfuyla derin bir uykuda hayata veda etmişlerdi. Solon, bu örneklerle gerçek mutluluğun altın ya da zenginlikte değil, erdemli yaşam, onurlu ölüm ve tanrıların takdirinde bulunduğunu vurguluyordu.

Kroisos şaşkınlık ve öfkeyle karşılık verdi; oysa tüm dünya onun adını servetle özdeşleştiriyordu. Ama Solon, mutluluğun ancak hayatın sonunda değerlendirilebileceğini, çünkü talihin değişken bir yol arkadaşı olduğunu söyledi. Yıllar geçtiğinde bu sözler, Kroisos’un hayatında acı bir gerçeklik kazandı. Persler Lidya’yı işgal etti ve Kroisos, Pers Kralı Kyros tarafından esir alındı. Bir zamanlar sahip olduğu ihtişam yok olmuştu; tahtını ve servetini kaybetmişti. Her şeyini yitirmişken, kralın aklına Solon’un sözleri geldi ve talihin ne kadar öngörülemez olduğunu fark etti.

Solon ve Kroisos’un hikâyesi, tarih boyunca servet ve güç ile mutluluk arasındaki ilişkinin tartışıldığı bir örnek olarak anlatılmıştır. Kroisos’un sahip olduğu büyük servet ve ihtişam, yaşamının sonuyla birlikte kaybolmuş; Solon’un örnek gösterdiği erdemli kişiler ise hayatlarını onurlu biçimde tamamlamışlardır. Bu durum, antik kaynaklarda mutluluğun ve talihin öngörülemezliğinin sıkça vurgulandığı bir anlatı olarak kaydedilmiştir.

KAYNAKLAR

Herodotos, (2016). Tarih, (çev. Müntekin Ökmen), İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Alman Çeşmesi

Alman Çeşmesi, Sultanahmet Meydanı, Foto : M. Özveren. Alman Çeşmesi, Alman İmparatorluğu Kaiseri II. Wilhelm tarafından 1898 yılında Osmanlı topraklarına yaptığı ikinci ziyaretinde gördüğü ilgi ve sevginin de etkisiyle Sultan II. Abdülhamid ve İstanbul halkına hediye edilmiştir. Almanya'da yapılıp İstanbul'a getirilen çeşme, tarihi bakımdan büyük öneme sahip olan Sultanahmet Meydanı üzerine dikilmiştir. I. Ahmed Türbesi'nin karşısında yer alan çeşmenin mimarı Max Spitta'dır. Neo-Bizans üslubunda yapılan çeşmenin açılış tarihi 27 Ocak 1901'dir. Çeşme yaklaşan dünya savaşı öncesinde Türk-Alman siyasi yakınlaşmasının da bir göstergesidir.

Laokoon ve Oğulları Heykeli

Laokoon ve Oğulları Heykeli, Vatikan Müzeleri, Foto : M. Özveren. Laokoon heykel grubu, tanrı Apollon tarafından gönderilen yılanların Troialı rahip Laokoon ve iki oğluna bir sunakta saldırmasını konu edinmektedir. Troia Savaşı sırasında içi savaşçı dolu tahta atın şehre alınmamasını öğütleyen Laokoon ve oğulları, Troia'nın yok edilmesine karar veren tanrıların isteğine karşı geldikleri için Apollon'un gönderdiği yılanlar tarafından öldürülürler. Heykel bu mitolojik hadiseyi tasvir etmektedir. Eserde baba ve iki oğlunun dramatik hayatta kalma mücadelesi canlandırılmaktadır. Yılanların Laokoon ve oğullarının bedenlerine dolanması, karakterlerin vücutlarındaki kasılmalar ile yüzlerindeki derin acı ve korku dikkat çekmektedir. Merkezde yer alan Laokoon ve solunda acıdan bayılmak üzere olan oğlu, en sağdaki diğer oğlu tarafından çaresizce izlenmektedir. Figürlerin acı içindeki vücutları ve çaresizce kurtulma çabaları etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır.  Romalı Gaius Secundus Pli...