Ana içeriğe atla

Salamis Savaşı


Salamis Savaşı
Salamis Savaşı, ressam Wilhelm von Kaulbach, 1868

Gelişimi

Kserkses ve ordusunun Thermopylai geçidini aştığı haberi geldikten sonra Artemision'da mukavemet etmenin anlamsız hale gelmesi üzerine (zira kara ve deniz birlikleri aynı hat üzerinde savunma yapıyordu) birleşik Hellen donanması güneye Salamis Adası açıklarına çekildi. Atinalılar kentlerinden ayrılarak Kserkses'in elinden kurtulmuşlardı ama Atina düşman eline geçerek yağmalanmıştır.

Yunanlar aralarında bundan sonrasıyla ilgili ne yapacaklarını tartışıyorlardı. İki seçenek üzerinde duruluyordu. Birincisi Salamis açığında Perslere karşı deniz savaşı yapmaktı. Burada kazanılacak bir zafer neticesinde Yunanların (bilhassa kadınlar ve çocuklar) sığındıkları Salamis de kurtulacaktı. Bu fikri savunanlar Megara, Aigina ve Atina kentleriydi. Fikrin en etkin savunucusu Atinalı devlet adamı ve komutan Themistokles, Delphoi kehanet merkezine danıştığında rahibenin (pythia) kendisine "ağaç duvar" ve "kutsal Salamis" diyerek Salamis'te yapılacak bir deniz savaşını işaret ettiğini söylüyordu. Burada "ağaç duvar" ile kastedilen tahmin edilebileceği üzere donanma, "kutsal Salamis" de Salamis'ti. İkinci seçenek ise, başta Korinthoslular olmak üzere Peleponnessoslular tarafından savunulan Korinthos'daki İsthmos önlerinde yapılacak bir kara savunma savaşıydı. Bunun nedeni eğer denizde yapılacak bir savaş neticesinde yenilirlerse düşman tarafından Salamis'te kuşatılabilir, ancak karada İsthmos'da savaşırlarsa yenildikleri takdirde bile kentlerine ulaşabilecek durumda olmalarıydı. Birlik önce ikinci öneriyi kabul etti fakat Atinalı Themistokles Atinalıların sahip oldukları 200 gemiyle birlikte İtalya'daki Siris'e gidip oraya yerleşecekleri ve bu şekilde Yunanların çok değerli bir müttefiklerinden mahrum kalacakları tehdidini savurdu. Ayrıca Delphoi'dan aldığı kehaneti de ileri sürerek Yunanları etkilemeye çalıştı. Yunan ittifakının lideri Spartalı komutan Eurybiades Atinalıların ayrılmalarından korkmuştu. Çünkü onlar giderlerse diğerleri de savaşmayabilirdi. Bu nedenle Salamis'te kalmaya ve burada savaşmaya karar verildi. Themistokles Pers kralını da Salamis'e çekmek için onu savaşa kışkırtmayı denedi. Bunun için güvenilir adamlarından birini haberci olarak Kserkses'e yolladı ve kralı Yunanlar arasında bir anlaşmazlık olduğuna, kaçacaklarına ve hemen saldırdığı takdirde onları yenebileceğine inandırdı.

Atina'nın güneybatısındaki Phaleron'da demirlemiş olan Pers tarafında ise Kserkses ne yapılması gerektiği konusunda komutanlarının fikirlerini dinliyordu. Karia kraliçesi ve Pers müttefiği Artemisia haricindeki tüm komutanlar deniz savaşından yanaydı. Artemisia ise Kserkses'e ordusuyla Peleponnessos'a ilerleyip oradaki kentleri de ele geçirerek savaşa son vermesi yönünde teşvik ediyordu. Kserkses fikri beğense de çoğunluğun kararına uymak istediği için deniz savaşı önerisini kabul etti. Bunu kabul etmesinde Themistokles'in haberci olarak gönderdiği casusun anlattıkları da etkili olmuş olabilir. Pers kralı bu şekilde daha az saldırgan olan Yunanlar ile daha büyük sayıdaki kuvvetlerinin Salamis Adası ve Attika'nın batı kıyısındaki dar kanalda savaşmalarına ikna oldu. Bu tam da Themistokles'in istediği şeydi çünkü kanalın darlığı sayesinde Pers donanması sayısal üstünlüğünü kullanamayacaktı. Herodotos'a göre Yunan donanması 380 civarı gemiden oluşurken Perslere ait gemilerin sayısı ise yaklaşık 1200 idi. Yunan tarafında en fazla katkıyı 200 gemiyle Atina yapmıştı. Themistokles Atina'nın Laurion gümüş madenlerinden elde ettiği gelirin güçlü bir donanma kurulması yönünde kullanılmasını sağlamış, bu sayede Atina önemli bir deniz gücü haline gelmişti.


Salamis Savaşı (MÖ. 29 Eylül 480)


Salamis Savaşı, The Dept. of History, US Military Academy (CC BY-SA)

MÖ. 480 yılının 29 Eylül sabahı güneş doğmak üzereyken deniz birliklerini toplayan komutanlar, kendileri için uygun rüzgarın çıkışının hemen ardından borazan sesi ve kayalardan yankılanan naralarla Yunan donanmasını harekete geçirdiler. Yunan ittifak donanmasının sol kanadında Atinalılar, sağ kanadında ise Spartalıların komutasında Aiginalılar vardı. Atinalılar Fenikelilerle, sağ kanattakiler ise Pers donanmasının solundaki İonia gemileriyle çarpışıyorlardı. Yunanlar dar alanda daha iyi manevra yapıp, daha hızlı hareket ediyorlardı. Bir düzen içinde hiç dağılmadan çarpışıyorlardı. Pers gemileri ise dar boğazda zor hareket ediyor sahip oldukları sayısal üstünlüğü kullanamıyorlardı. Atina gemileri daha küçük olduklarından rüzgarı da arkalarına alıp Fenike gemilerine yanlarından hızla saldırarak onları etkisiz hale getirdiler. Aralıksız devam eden mahmuzlamalar neticesinde Pers donanması büyük kayıplar vermeye başladı. Bu kayıplar yaşanan panikle daha da arttı ve akşama doğru Pers tarafı yaşanan tahribatı azaltmak adına savaş alanından çekildi. 12 saat aralıksız süren savaşın neticesinde kazanan Yunan ittifakı oldu. Savaşta Kserkses'in kardeşi Ariabignes de dahil müttefiklerden pek çok önemli adam hayatını kaybetmiştir.


Sonuç

Pers donanması tamamen yok olmasa da büyük zarar görmüş, gemi sayısı çok azalmıştı. 200'den fazla gemi kaybedilmişti. Bu halde seferin devam ettirilebilmesi mümkün değildi. Bu nedenle Phaleron'dan ayrılan donanma Ege'nin karşı kıyısına yelken açtı. Herodotos'a göre savaşı Salamis Adası'nın karşısındaki Aigeleos tepesinden seyreden Pers kralı Kserkses için sonuç tam bir hayal kırıklığıydı. Yenilgiyi çaresiz ve üzüntü içerisinde izleyen kral, Karia kraliçesi Artemisia'nın gösterdiği başarılı mücadeleyi kastederek "erkekler bugün kadın gibi, kadınlar da erkek gibi davrandılar (Herodotos, VIII.88)" dedi. Savaşta korkaklık gösterdiği iddia edilen Fenikeli kaptanlarını idam ettirdi. Ardından hem güvenliğini gözeterek hem de yenilgiden cesaret alarak isyan edebilecek İonialıları (çok uluslu bir imparatorluk olduğu için başka bölgeleri de ekleyebiliriz) engellemek üzere Batı Anadolu'daki satraplık merkezi Sardes'e geçti. Ancak komutanı Mardonius'u Yunanların direncini kırması için kara ordusuyla Yunanistan'da bıraktı. Ardından yapılan Plataia ve Mykale savaşları (MÖ. 479) ile Pers orduları kesin olarak yenilgiye uğratıldı ve sonuç olarak Perslerin Yunanistan'ı ele geçirme ümitleri sona erdi. Nihayet İonia özgürlüğüne kavuştu ve Yunanistan üzerindeki Pers tehdidi ortadan kalkmış oldu. Bu savaşların neticesinde Yunanlar savunan değil, saldıran taraf haline geldiler.


KAYNAKLAR


Eskiçağ Kaynakları

Herodotos, (2016). Tarih, (çev. Müntekin Ökmen). İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.

Modern Kaynaklar

Martin, T. R. (2014). Eski Yunan Tarihöncesinden Hellenistik Çağ’a, (çev. Ümit H. Yolsal), İstanbul: Say Yayınları.

Kaya, M. (2022). Ege ve Eski Yunan Tarihi II: Klasik ve Hellenistik Çağlar, İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları.

Pomeroy, S. B. - Burstein S. M., W. Donlan, J. T. Roberts, D. W. Tandy. (2020). Antik Yunan’ın Kısa Tarihi Siyaset, Toplum ve Kültür, (çev. Oğuz Yarlıgaş), İstanbul: Alfa Yayınları.

İnternet Siteleri

Cartwright, M. (2013, Mayıs 5). Battle of Salamis. World History Encyclopedia. https://www.worldhistory.org/Battle_of_Salamis/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Laokoon ve Oğulları Heykeli

Laokoon ve Oğulları Heykeli, Vatikan Müzeleri, Foto : M. Özveren. Laokoon heykel grubu, tanrı Apollon tarafından gönderilen yılanların Troialı rahip Laokoon ve iki oğluna bir sunakta saldırmasını konu edinmektedir. Troia Savaşı sırasında içi savaşçı dolu tahta atın şehre alınmamasını öğütleyen Laokoon ve oğulları, Troia'nın yok edilmesine karar veren tanrıların isteğine karşı geldikleri için Apollon'un gönderdiği yılanlar tarafından öldürülürler. Heykel bu mitolojik hadiseyi tasvir etmektedir. Eserde baba ve iki oğlunun dramatik hayatta kalma mücadelesi canlandırılmaktadır. Yılanların Laokoon ve oğullarının bedenlerine dolanması, karakterlerin vücutlarındaki kasılmalar ile yüzlerindeki derin acı ve korku dikkat çekmektedir. Merkezde yer alan Laokoon ve solunda acıdan bayılmak üzere olan oğlu, en sağdaki diğer oğlu tarafından çaresizce izlenmektedir. Figürlerin acı içindeki vücutları ve çaresizce kurtulma çabaları etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır.  Romalı Gaius Secundus Pli...

Yerebatan Sarnıcı

Yerebatan Sarnıcı'ndan bir görünüm, Foto : M. Özveren. İstanbul'un görkemli Roma dönemi yapılarından biri olan ve Sultanahmet'te yer alan Yerebatan Sarnıcı, Doğu Roma imparatoru I. Iustinianus döneminde (MS. 527 - 565) kentin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. Yapı 140 metre uzunluğa ve 70 metre genişliğe sahiptir. Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde olan 336 tane sütun bulunmaktadır. Sarnıç, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen bu sütunlar nedeniyle halk arasında "Yerebatan Sarayı" olarak adlandırılmıştır. Sarnıcın üzerinde daha önce bir bazilika olduğundan yapı "Bazilika Sarnıcı" olarak da isimlendirilir. Sarnıçta bulunan ve sütun kaidesi olarak kullanılan iki Medusa başı oldukça dikkat çekicidir. Roma dönemi heykel sanatının güzel birer örneği olan bu Medusa başları sarnıç içerisinde ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken objelerdendir. Bir görüşe göre sarnıca Medusa başı konulmasının nedeni yapıyı koruma amaçlıdır....