Ana içeriğe atla

Marathon Savaşı

 

Marathon Savaşı, ressam Georges Rochegrosse (Public Domain)

II. Kyros (MÖ. 559 - 530) tarafından kurulan Pers İmparatorluğu, Kyros’tan I. Dareios zamanına kadar merkez İran’a ilaveten Mezopotamya, Anadolu ve Mısır gibi önemli bölgeleri sınırlarına dahil etmişti. Mısır fatihi Kambyses’ten sonra iktidarı ele geçiren I. Dareios’un hedefi ise Avrupa’ydı.

Kyros döneminde MÖ. 546’da Lydia (Lidya) Krallığı’nın ele geçirilmesi neticesinde Pers hakimiyeti Ege kıyılarına ulaşmış ve böylece Anadolu, Büyük İskender’in doğu seferine kadar yaklaşık 200 sene Pers egemenliğinde kalmıştır. Lydia Krallığı’nın ortadan kalkması, yayılmacı bir siyaset güden Pers İmparatorluğu’nun Ege’nin öte yakasındaki Kıta Yunanistan’a olan ilgisini arttırmıştır. I. Dareios’un Avrupa seferi bu alakanın seviyesini daha da yükseltmiştir.

Dareios’un MÖ. 513-512 civarında gerçekleştirmiş olduğu bu seferin amacı, Avrupa’ya ayak basan ilk Pers kralı olmanın yanı sıra o dönem Karadeniz’in kuzeyinden Sibirya’ya kadar olan geniş bir coğrafyada yaşayan İskitlere gözdağı vermek ve Yunanların Karadeniz ticaretini aksatarak ekonomilerine zarar vermekti. Dareios İskitlere karşı yürüttüğü bu seferde tam olarak başarı sağlayamasa da Trakya ve boğazları kontrol altına alması, Yunanistan ve Batı Anadolu’daki kentlerin Karadeniz bölgesindeki ticari faaliyetlerinin zarar görmesine yol açmıştır. Yunanların Karadeniz’den yaptıkları tahıl sevkiyatları bu nedenle sekteye uğramıştır. Perslerin Batı Anadolu’da Sardes merkezli kurdukları satraplığın oluşturduğu baskı da bölgedeki Yunan kentlerini rahatsız etmişti. Bu rahatsızlık en nihayetinde eskiçağ tarihinde İonia ayaklanması olarak bilinen ve MÖ. 499-494 arasında meydana gelen ayaklanmaya neden oldu. İsyan başlarda başarılı olsa da neticede Persler ayaklanmanın önderi olan Miletos kentini ele geçirerek isyana son verdiler (MÖ. 494). Ayaklanmaya Atina başta olmak üzere bazı Yunanistan kentlerinin destek olması I. Dareios’u bölgeye sefer düzenlemeye yönelten nedenlerden biri oldu.


Marathon Savaşı (Eylül 490)

 

Marathon Savaşı, The Dept. of History, US Military Academy (CC BY-SA)

MÖ. 490 yılında Dareios’un yeğeni Artaphernes ve damadı Datis adlı bir Med komutasındaki Pers donanması Yunanistan’a ayak bastı. Persler, Yunanlar’dan toprak ve su talep ettiler. Bu açıkça “teslim olun” demekti. Birçok şehir bu isteğe boyun eğse de özellikle Atina ve Sparta karşıt duruşlarından taviz vermediler. 

Persler önce Atina gibi İonia’daki ayaklanmaya destek veren şehirlerden biri olan Eretria’yı kuşattılar. Kent fazla direnemedi ve yakılıp yıkıldıktan sonra halkı köleleştirildi. Perslere tiran Peisistratos’un oğlu ve babası gibi bir dönem Atina tiranı olan ancak sürgün edilmiş Hippias rehberlik ediyordu. Persler Eretria’dan sonra bir zamanlar Peisistratoslara en büyük desteği sağlayan yerlerden biri olan Marathon’a yöneldiler.

Bunun üzerine Atinalılar yardım istemek üzere Pheidippides adlı bir atleti Sparta’ya gönderdiler. Fakat Spartalılar o esnada dini bir festivali kutladıklarından festivalin bitmesini takiben Atina’ya yardım göndermeye söz verdiler. Ancak bu yardımı çok geç gönderdiler. Esas yardım 1000 hoplit (ağır zırhlı piyade) gönderen Plataia şehrinden geldi. Savaş Marathon Körfezi’nin hemen gerisindeki ovada yapıldı.

Pers ordusunun sayısı Yunanların 2 katıydı ve herkes Perslerin kazanacağını düşünüyordu. Savaşın komutanlarından Atinalı Miltiades diğer komutanları da ikna ederek ordusunu saldırıya geçirdi. Marathon Ovası Atinalı ve Plataialı hoplitlerin savaş naraları ile yankılanıyordu. Hoplitler ağır bir ok yağmuruna tutulmuş olmalarına rağmen ağır zırhlı olmalarından ve uzun silahlarından fazlasıyla yararlandılar. Persler Yunanların kararlı saldırıları karşısında fazla direnç gösteremeden gemilerine doğru kaçmaya başladılar. Neticede savaşı kaybettiler ve Herodotos'a göre Marathon’da 6000’den fazla adam yitirdiler. Yunanların kaybı ise sadece 192’ydi.

Atinalılar fazla rehavete kapılmadan Perslerin Atina’ya bu kez denizden saldırabileceklerini düşünürek kenti korumak adına Marathon ile Atina arasındaki 30 km'lik mesafeyi hızla kat ettiler ve zamanında yetişerek bu olası girişimi de engellemiş oldular.

Marathon zaferi Pers imparatoru I. Dareios için büyük bir prestij kaybıyken başta Atinalılar olmak üzere Yunanların özgüvenlerini arttırdı. Bu savaş aynı zamanda Perslerin yenilmez olmadıklarını göstermiş oldu. Ancak Marathon’da kazanılan savaşa rağmen Yunanlar temkinliydi, zira hala tehlike sürüyordu ve büyük bir Pers ordusu tekrar Yunanistan’a saldırabilirdi.

 

KAYNAKLAR

 

Eskiçağ Kaynakları

Herodotos, (2016). Tarih, (çev. Müntekin Ökmen), İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.

Modern Kaynaklar

Martin, T. R. (2014). Eski Yunan Tarihöncesinden Hellenistik Çağ’a, (çev. Ümit H. Yolsal), İstanbul: Say Yayınları.

Pomeroy, S. B. - Burstein S. M., W. Donlan, J. T. Roberts, D. W. Tandy. (2020). Antik Yunan’ın Kısa Tarihi Siyaset, Toplum ve Kültür, (çev. Oğuz Yarlıgaş), İstanbul: Alfa Yayınları.

Tekin, O. (2008). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul: İletişim Yayınları.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld

Kylon'un Tiran Olma Girişimi ve Drakon Yasaları

Atina akropolisi, ressam Leo von Klenze, 1846. MÖ. 8. yüzyılın sonlarına doğru Attika'nın (Atina ve çevresini kapsayan bölge) önde gelenleri baştaki basileus'u (kral) indirip yerine arkhonlar, yani önderler denilen yöneticileri getirdiler. Yönetim biçimi monarşiden oligarşiye geçti. Aristokratlar yönetimde söz sahibi oldukları bu dönemde Atina akropolisinin 300 m kadar batısında yer alan Areopagos  Meclisinde toplanıyorlardı. Bu yeni politik düzende önceleri üç arkhon etkindi : 1-) Din ve devlet işlerinin yürütülmesinden sorumlu arkhon basileus 2-) Orduya komuta eden ve vatandaş olmayanların arasındaki davalara bakan Polemarkhos (savaş arkhonu, başkomutan) 3-) Genel idari işlerden sorumlu Arkhon. Arkhon Eponymos olarak adlandırılırdı, zira görev yaptığı yıla adını veriyordu. Meclise ve konseye başkanlık ediyor, dini olmayan davalara bakıyordu. Bunlara daha sonra thesmothetai (kanun koyucular) denilen 6 arkhon daha dahil edildi ve bunlar yönetim organını oluşturan "dokuz ar

Ostrakismos Nedir?

Üzerlerine isimler kazınmış çanak çömlek (ostrakon) parçaları Ostrakismos (Çanak Çömlek Mahkemesi), MÖ. 5. yüzyıl Atina'sında gerçekleştirilen bir uygulamanın ismidir. Amacı bir oylama neticesinde yeterli çoğunluğa ulaşılmasının ardından tiranlığa heveslenen kişileri sürgün etmek ve bu sayede demokrasinin varlığını sürdürmekti. Sürgün 10 yıl sürüyordu ve bu sürenin sonunda sürgüne yollanan kişi canına, mallarına veya vatandaşlığına bir zarar gelmeden Atina'ya dönebiliyordu. Oylama işlemi 500 kişiden oluşan Bule meclisi ve en yüksek idari yetkili olan 9 arkhonun gözetiminde yapılıyordu. Oy verme gizlilik usulüne dayalıydı, oy verenlerin kimliği gizli kalıyordu. Yurttaşlar tiran olmaya niyeti olduğunu düşündükleri kişilerin isimlerini ostrakon (çoğ. ostraka) denilen çanak çömlek parçaları üzerine kazıyarak yazıyorlardı. Daha sonra phylai denilen görevliler oyları topluyor, kimsenin birden fazla oy kullanmasına izin verilmiyordu. Bir kişinin ostrakismos sonucu sürgün edilebilmesi