Ana içeriğe atla

İskender Lahdi


İskender Lahdi (ön yüz), fotoğraf : M. Özveren, İstanbul Arkeoloji Müzeleri.

Antik dünyanın en çarpıcı eserlerinden biri olan İskender Lahdi, hem sanat tarihi hem de arkeoloji açısından büyüleyici bir yapıdır. Adını Büyük İskender’den almasına rağmen, aslında ona ait olmayan bu lahit, tarihin gizemli köşelerinden günümüze ulaşmıştır.

Pentelikon mermerinden yapılan lahit M.Ö. 4. yüzyıl sonlarına tarihlenir. Orjinalinde renkli olarak boyanmış olsa da zamanla boyalar silinmiştir.

İskender Lahdi’nin Keşfi

İskender Lahdi, 1887 yılında Osman Hamdi Bey’in liderliğinde Lübnan’daki Sayda (Sidon) Krallar Nekropolü’nde yapılan kazılarda gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu kazılarda pek çok lahit bulunmuş, en görkemlisi ise “İskender Lahdi” olarak anılmıştır. Eser günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenmektedir.


İskender Lahdi (arka yüz), fotoğraf : M. Özveren.


Neden “İskender Lahdi” Deniyor?

Lahdin ön yüzünde, Büyük İskender’in komutasındaki Makedonlar ile Persler arasındaki Issos Savaşı (M.Ö. 333) tasvir edilmiştir. En soldaki figür İskender olarak kabul edilir; işte bu nedenle lahit, “İskender Lahdi” olarak adlandırılmıştır.

Ancak tarihî kayıtlara göre İskender, M.Ö. 323’te Babil’de ölmüş ve naaşı İskenderiye’ye götürülmüştür. Bu nedenle araştırmacılar, lahdin İskender’e ait olmadığı konusunda büyük ölçüde hemfikirdir.


İskender Lahdi (dar yüz), fotoğraf : M.Özveren.

Gerçekte Kime Ait?

Bugün en yaygın ve kabul gören görüş, İskender Lahdi’nin Sidon Kralı Abdalonymos’a ait olduğudur. Abdalonymos, Büyük İskender tarafından Sidon tahtına oturtulmuş ve onun himayesinde hüküm sürmüştür. Lahdin üzerindeki İskender tasvirleri, kralın İskender’e bağlılığını ve onunla özdeşleşmesini simgelemektedir.

Bazı görüşler lahdin Sidon’un başka bir asilzadesine ait olabileceğini öne sürse de, en güçlü ihtimal Abdalonymos’tur.

Lahit Üzerindeki Kabartmalar


İskender Lahdi'nden bir kesit, fotoğraf : M. Özveren.

İskender Lahdi’nin dört cephesini süsleyen kabartmalar, hem sanatsal hem de tarihî açıdan büyük önem taşır. Kabartmaların düzeni ve içerikleri şu şekildedir:

  • Ön yüz (uzun yüz): Lahdin ön yüzünde, Makedonlar ile Persler arasındaki Issos Savaşı sahnelenmiştir. Askerlerin ve atlı birliklerin hareketi, sahneye canlı ve dinamik bir görünüm kazandırır. En solda, Nemea Aslanı postundan yapılmış bir miğfer takan figürün Büyük İskender olduğu kabul edilir; bu nedenle lahit, “İskender Lahdi” olarak anılmıştır.

  • Arka yüz (diğer uzun yüz): Arka yüzde, Makedon ve Pers askerleri birlikte aslan ve geyik avlamaktadır. Sahnenin ana karakterleri, figürlerin ortasında yer alır. Orta kısımda görülen aslana darbe indiren figürün Sidon Kralı Abdalonymos olduğu düşünülürken, ona yardıma gelen figür ise Büyük İskender olarak kabul edilir. Bu sahne, güç, cesaret ve iş birliğini simgelemekle kalmaz; İskender’in Abdalonymos’a desteğinin, kralın siyasi meşruiyetini ve bölgedeki etkisini simgeleyen sembolik bir anlamı da vardır.

  • İlk dar yüz ve alınlık: Bu dar yüzde Makedon ve Pers askerleri arasındaki çatışma betimlenmiştir. Yüzün hemen üzerindeki alınlıkta ise aynı sahnenin devamı niteliğinde bir çatışma tasvir edilmiştir; böylece savaş teması tek bir bütün hâlinde sunulmuştur.

  • Diğer dar yüz ve alınlık: Bu kısım, yalnızca Pers askerlerinin katıldığı bir av sahnesini gösterir. Bu yüzün hemen üzerindeki alınlıkta ise Makedonlar ve Persler arasındaki bir çatışma tasvir edilmiştir. İki sahne birlikte, savaş ve av temasını tek bir bütün hâlinde sunar.

Sanatsal ve Kültürel Değeri

İskender Lahdi, Yunan heykel sanatının en seçkin örneklerinden biridir. Kabartmalar, sahnelerdeki hareketin tüm dinamizmini gözler önüne serer ve hem savaş hem de av temalarını ustalıkla yansıtır.


İskender Lahdi (diğer dar yüz), fotoğraf : M.Özveren.

Günümüzde İskender Lahdi

Bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenen İskender Lahdi, müzeyi ziyaret edenlerin en çok ilgisini çeken eserlerden biridir. Hem sanat tarihi açısından eşsiz bir örnek, hem de Büyük İskender’in imgesinin tarih boyunca nasıl yaşatıldığını gösteren güçlü bir kanıttır.

Sonuç

İskender Lahdi, Büyük İskender’e ait olmasa da onun mirasının ne kadar etkili olduğunu gösterir. Abdalonymos, kendi mezarında İskender’in tasvirlerine yer vererek onun görkeminden pay almak istemiştir. Böylece lahit, yalnızca bir mezar değil, bir imparatorun gölgesinin tarih boyunca nasıl hissedildiğini anlatan önemli bir sembol hâline gelmiştir.

Kaynaklar


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Alman Çeşmesi

Alman Çeşmesi, Sultanahmet Meydanı, Foto : M. Özveren. Alman Çeşmesi, Alman İmparatorluğu Kaiseri II. Wilhelm tarafından 1898 yılında Osmanlı topraklarına yaptığı ikinci ziyaretinde gördüğü ilgi ve sevginin de etkisiyle Sultan II. Abdülhamid ve İstanbul halkına hediye edilmiştir. Almanya'da yapılıp İstanbul'a getirilen çeşme, tarihi bakımdan büyük öneme sahip olan Sultanahmet Meydanı üzerine dikilmiştir. I. Ahmed Türbesi'nin karşısında yer alan çeşmenin mimarı Max Spitta'dır. Neo-Bizans üslubunda yapılan çeşmenin açılış tarihi 27 Ocak 1901'dir. Çeşme yaklaşan dünya savaşı öncesinde Türk-Alman siyasi yakınlaşmasının da bir göstergesidir.

Laokoon ve Oğulları Heykeli

Laokoon ve Oğulları Heykeli, Vatikan Müzeleri, Foto : M. Özveren. Laokoon heykel grubu, tanrı Apollon tarafından gönderilen yılanların Troialı rahip Laokoon ve iki oğluna bir sunakta saldırmasını konu edinmektedir. Troia Savaşı sırasında içi savaşçı dolu tahta atın şehre alınmamasını öğütleyen Laokoon ve oğulları, Troia'nın yok edilmesine karar veren tanrıların isteğine karşı geldikleri için Apollon'un gönderdiği yılanlar tarafından öldürülürler. Heykel bu mitolojik hadiseyi tasvir etmektedir. Eserde baba ve iki oğlunun dramatik hayatta kalma mücadelesi canlandırılmaktadır. Yılanların Laokoon ve oğullarının bedenlerine dolanması, karakterlerin vücutlarındaki kasılmalar ile yüzlerindeki derin acı ve korku dikkat çekmektedir. Merkezde yer alan Laokoon ve solunda acıdan bayılmak üzere olan oğlu, en sağdaki diğer oğlu tarafından çaresizce izlenmektedir. Figürlerin acı içindeki vücutları ve çaresizce kurtulma çabaları etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır.  Romalı Gaius Secundus Pli...