Ana içeriğe atla

Kleisthenes Reformları


Atina


Ünlü Atinalı üç reformcudan biri olan (diğerleri Drakon ve Solon) Kleisthenes kentin tanınmış ailelerinden Alkmaionidailere mensuptu. Babası Megakles, annesi ise Sikyon tiranı Kleisthenes'in kızı Agariste'ydi. Kleisthenes adını anne tarafından dedesi olan bu tirandan almıştır. 

Kleisthenes MÖ. 525 yılında Hippias'ın tiranlığı zamanında arkhon seçilmişti fakat daha sonra o ve mensubu olduğu aile Hippias tarafından lanetli oldukları gerekçesiyle (MÖ. 632'deki Kylon'un darbe girişiminde Athena Tapınağı'na yani kutsala sığınan destekçilerinin Alkmaionidai ailesinden arkhon Megakles'in emriyle öldürülmeleri nedeniyle bu ailenin fertleri lanetlenip sürgün edildiler.) Atina'dan sürüldüler. Kleisthenes tiran Hippias'ın Delphoi kehanet merkezinin onayı ve Spartalıların desteğiyle Atina'dan kovulmasının (MÖ. 510) ardından oluşan iktidar boşluğunda başka seçkin bir ailenin mensubu İsagoras ile Atina siyasetinde ön plana çıkmıştır.

Kleisthenes kendisi de bir aristokrat olmasına karşın İsagoras'ın liderliğindeki oligarşi yanlısı harekete karşı olarak demokratların tarafında yer aldı. MÖ. 508 yılında arkhon seçilen İsagoras Atina'da oligarşik düzeni yerleştirmek adına Sparta kralı Kleomenes'in desteğini aldı. Fakat bu hareket Atinalıların tepkisini çekti, zira Spartalıların iç işlerine karışmalarını istemiyorlardı. Hippias'ın devrilmesinde Spartalıların desteğini almışlardı ve sürekli onlardan yardım istenilmesinin Atina'yı Sparta'ya bağımlı hale getirebileceğinden endişe ettiler. Neticede Sparta kralı Kleomenes ve İsagoras Atina akropolisinde kuşatıldılar. Ardından Spartalılar kentten kovuldu ve bu şekilde İsagoras'ın planı başarısız oldu. Tüm bu yaşananlar demokrasi yanlısı Kleisthenes'in önünde artık hiçbir engel kalmadığını gösteriyordu.

Reformları

Kleisthenes, rakibi İsagoras'ın devrilmesinden sonra reformlarını yayınlamak için uygun ortamı bulmuştu. Reformlarının başlıca amacı aristokrat tabakaya mensup biri olarak desteğini almaya çalıştığı halkın yönetime katılımını sağlamak ve aile bağlarına dayalı toplumsal düzeni sona erdirerek oligarşinin gücünü kırmaktı. Bu yeni düzende yurttaşlar babalarının değil, bulundukları demos'un adını almaya başladılar.

Kleisthenes 4 olan phyle (kabile) sayısını 10'a yükseltti. Attika'yı kent (asty), iç bölge (mesogeia) ve kıyı (paralia) olmak üzere üç bölgeye ayırdı. Bunların ilkinde tüccarlar ve zanaatkarlar, ikincisinde çiftçiler, üçüncüsünde ise denizciler ve balıkçılar yer alıyordu. Bu bölgeler de kendi içlerinde "üçte bir" (trittys) anlamına gelen on bölüme ayrıldı. Bu düzende her bir phyle de 30 trittys; her bir trittys'te de çok sayıda demos yer alıyordu. 18 yaşın üzerindeki erkeklerin bu demoslarda kayıtları tutuldu ve demos'a kaydın yapılması kişinin vatandaşlığının onaylandığını gösteriyordu. 

Bu yeni on kabile Solon zamanında oluşturulan kurumlardan biri olan boule'deki sayıyı arttırdı. Önceden 400 olan boule üyelerinin sayısı her kabileden 50 kişi olmak kaydıyla 500'e çıkmış oldu. Aynı şekilde ordu da yeni sisteme göre düzenlendi. Her kabile kendi strategos'unu (komutan) seçebiliyordu. Strategoslar 1 yıllık görev süreleri olan arkhonların aksine ardarda göreve gelebiliyorlardı. Bu nedenle on strategosun oluşturduğu kurul zamanla Atina'daki en itibarlı yönetim organı haline geldi.

Kleisthenes'in meydana getirdiği en önemli yeniliklerden birisi de ostrakismos (çanak çömlek) mahkemesiydi. Bu yeniliğin sebebi tiran olmaya heveslenen kişilere engel olmaktı. Bu niyette olan veya olduğu düşünülen kişilerin isimleri yurttaşlar tarafından ostrakon denilen çanak çömlek parçaları üzerine yazılıyor ve suçlu bulunan kişiler mallarına dokunulmaksızın 10 yıllığına Atina dışına sürülüyorlardı. Bir kimsenin bu şekilde sürgün edilebilmesi için 6 bin oy yeterliydi.

Kleisthenes reformlarıyla halkın yönetimde etkin bir biçimde yer almasını sağlamıştı. Bu şekilde Atina'da demokratia'nın ("demokrasi" yani "halkın egemenliği") gerçek kurucusu olarak kabul edilmiştir. Tabi bu demokrasi bugünkü bildiğimiz demokrasi değildir. Zira burada bahsi geçen demokrasinin gerçekte kölelerin ve kadınların tamamen yok sayıldığı, yalnızca özgür erkeklerin yurttaş olarak kabul edildiği bir düzeni içerdiğini unutmamak gerekir. Ancak tiranlara ve belli bir zümrenin hakimiyetine karşı olunması ve dahi siyasette tüm yurttaşlara söz hakkı tanınması bu demokratik oluşumu yine de önemli kılmaktadır.


KAYNAKLAR


Hornblower, S. (1999). The Oxford Classical Dictionary.

Martin, T. R. (2014). Eski Yunan Tarihöncesinden Hellenistik Çağ’a, (çev. Ümit H. Yolsal), İstanbul: Say Yayınları.

Kaya, M. (2016). Ege ve Eski Yunan Tarihi I: Tarih Öncesi Çağlardan Klasik Çağa Kadar, İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları.

Pomeroy, S. B. - Burstein S. M., W. Donlan, J. T. Roberts, D. W. Tandy. (2020). Antik Yunan’ın Kısa Tarihi Siyaset, Toplum ve Kültür, (çev. Oğuz Yarlıgaş), İstanbul: Alfa Yayınları.

Tekin, O. (2008). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul: İletişim Yayınları.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Laokoon ve Oğulları Heykeli

Laokoon ve Oğulları Heykeli, Vatikan Müzeleri, Foto : M. Özveren. Laokoon heykel grubu, tanrı Apollon tarafından gönderilen yılanların Troialı rahip Laokoon ve iki oğluna bir sunakta saldırmasını konu edinmektedir. Troia Savaşı sırasında içi savaşçı dolu tahta atın şehre alınmamasını öğütleyen Laokoon ve oğulları, Troia'nın yok edilmesine karar veren tanrıların isteğine karşı geldikleri için Apollon'un gönderdiği yılanlar tarafından öldürülürler. Heykel bu mitolojik hadiseyi tasvir etmektedir. Eserde baba ve iki oğlunun dramatik hayatta kalma mücadelesi canlandırılmaktadır. Yılanların Laokoon ve oğullarının bedenlerine dolanması, karakterlerin vücutlarındaki kasılmalar ile yüzlerindeki derin acı ve korku dikkat çekmektedir. Merkezde yer alan Laokoon ve solunda acıdan bayılmak üzere olan oğlu, en sağdaki diğer oğlu tarafından çaresizce izlenmektedir. Figürlerin acı içindeki vücutları ve çaresizce kurtulma çabaları etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır.  Romalı Gaius Secundus Pli...

Yerebatan Sarnıcı

Yerebatan Sarnıcı'ndan bir görünüm, Foto : M. Özveren. İstanbul'un görkemli Roma dönemi yapılarından biri olan ve Sultanahmet'te yer alan Yerebatan Sarnıcı, Doğu Roma imparatoru I. Iustinianus döneminde (MS. 527 - 565) kentin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. Yapı 140 metre uzunluğa ve 70 metre genişliğe sahiptir. Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde olan 336 tane sütun bulunmaktadır. Sarnıç, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen bu sütunlar nedeniyle halk arasında "Yerebatan Sarayı" olarak adlandırılmıştır. Sarnıcın üzerinde daha önce bir bazilika olduğundan yapı "Bazilika Sarnıcı" olarak da isimlendirilir. Sarnıçta bulunan ve sütun kaidesi olarak kullanılan iki Medusa başı oldukça dikkat çekicidir. Roma dönemi heykel sanatının güzel birer örneği olan bu Medusa başları sarnıç içerisinde ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken objelerdendir. Bir görüşe göre sarnıca Medusa başı konulmasının nedeni yapıyı koruma amaçlıdır....