Ana içeriğe atla

Tiran Katilleri Aristogeiton ve Harmodios


Hipparkhos'un Aristogeiton ve Harmodios tarafından öldürülmesini tasvir eden bir Yunan vazosu, ressam Syriskos, MÖ. 475 - 470.

Tiran Peisistratos MÖ. 527'de öldüğünde yerine oğlu Hippias geçmişti. Thukydides'e göre Hippias yönetimi tek başına eline almıştı, ancak Aristoteles, kardeşi Hipparkhos'un da tiran olarak görev yaptığını söylemektedir. İkili döneminde Atina, Anakreon ve Simonides gibi iki ünlü şairi ağırlayarak kültürel merkez olma şöhretini geliştirmiştir.

MÖ. 514 civarında kardeşlerden Hipparkhos, Panathenaia festivali sırasında iki genç aristokrat sevgili Harmodios ve Aristogeiton tarafından öldürüldü. Suikastin nedeni Hipparkhos'un Harmodios'a yakınlık göstermesi ve buna karşılık bulamaması neticesinde gelişen hadiselerdi. Hipparkhos reddedilmenin hissettirdiği öfkeyle Harmodios'un kız kardeşinin Panathenaia merasim alayında sepet taşıyıcı olarak bulunmasını yasakladı. Bu durum Harmodios için aşağılayıcıydı, zira bu şekilde kız kardeşinin bakire olmadığı ima edilmişti. Buna öfkelenen Harmodios kendisinden yaşça olgun olan yirmili yaşlarının sonundaki sevgilisi Aristogeiton ile bir komplo tasarlayıp tiranları öldürmeyi planladı. Aristogeiton yaşça büyük olması sebebiyle bu ilişkide koruyucu görevini üstleniyordu ve bu yüzden Harmodios'un teklifini onu koruma isteğiyle kabul etti. İki tiranı da öldürmek üzere harekete geçen iki aristokrat yalnızca Hipparkhos'u öldürülebildi ve neticede yakalandılar. Harmodios olay esnasında Hippias'ın korumalarınca, Aristogeiton ise daha sonra işkenceyle öldürüldü. Olaydan sonra Hippias yönetim biçimini oldukça sertleştirerek kendi iktidarının sonunu hazırladı. Hadiseden dört yıl sonra Sparta kralı Kleomenes'in de desteğiyle Hippias Atinalılar tarafından Sigeion'a sürgün edildi (MÖ. 510). Tiranlığın sona ermesiyle Alkmainoidai ailesinden Kleisthenes'in reformlarının dolayısıyla da Atina demokrasisinin yolu açılmıştır.

Harmodios ve Aristogeiton gerçekleştirdikleri suikastle daha sonra "tiran katilleri" olarak anılmış, onurlarına heykel bile yapılmıştır. Ayrıca hatıraları için yapılan yıllık dinsel kurbanlarla da saygı görmüşlerdir. Harmodios ve Aristogeiton'un tiranlara yönelen öfkelerinin başlıca nedeni elbette demokrasiyi getirmek değildi, eylemlerinin asıl nedeni aşıklardan genç olanının karşılıksız bıraktığı aşk nedeniyle hakarete uğraması ve yaşça büyük sevgilisinin yardımıyla bunun intikamını almak istemesiydi. Yani tiranları devirelim, demokrasiyi getirelim mantığıyla suikasti gerçekleştirmediler. Zaten Hippias olaydan sonraki 4 yıl boyunca iktidarını sürdürdü. Onun iktidarını sona erdiren ise suikast neticesinde paranoyak bir hale gelmesi ve yönetim biçimini öncekinin aksine daha katı ve sert bir hale getirmesiydi. Ancak Harmodios ve Aristogeiton baskıcı bir yönetim şekli olan tiranlığın sonunun gelmesine öncülük ettikleri için Atina'da "tiran katilleri" olarak saygı gördüler.


KAYNAKLAR


Cavendish, M. (2011). Ancient Greece: An Illustrated History.

Sacks, D. (1995). Encyclopedia of Ancient Greek World.

Pomeroy, S. B. - Burstein S. M., W. Donlan, J. T. Roberts, D. W. Tandy. (2020). Antik Yunan’ın Kısa Tarihi Siyaset, Toplum ve Kültür, (çev. Oğuz Yarlıgaş), İstanbul: Alfa Yayınları.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld

Kylon'un Tiran Olma Girişimi ve Drakon Yasaları

Atina akropolisi, ressam Leo von Klenze, 1846. MÖ. 8. yüzyılın sonlarına doğru Attika'nın (Atina ve çevresini kapsayan bölge) önde gelenleri baştaki basileus'u (kral) indirip yerine arkhonlar, yani önderler denilen yöneticileri getirdiler. Yönetim biçimi monarşiden oligarşiye geçti. Aristokratlar yönetimde söz sahibi oldukları bu dönemde Atina akropolisinin 300 m kadar batısında yer alan Areopagos  Meclisinde toplanıyorlardı. Bu yeni politik düzende önceleri üç arkhon etkindi : 1-) Din ve devlet işlerinin yürütülmesinden sorumlu arkhon basileus 2-) Orduya komuta eden ve vatandaş olmayanların arasındaki davalara bakan Polemarkhos (savaş arkhonu, başkomutan) 3-) Genel idari işlerden sorumlu Arkhon. Arkhon Eponymos olarak adlandırılırdı, zira görev yaptığı yıla adını veriyordu. Meclise ve konseye başkanlık ediyor, dini olmayan davalara bakıyordu. Bunlara daha sonra thesmothetai (kanun koyucular) denilen 6 arkhon daha dahil edildi ve bunlar yönetim organını oluşturan "dokuz ar

Ostrakismos Nedir?

Üzerlerine isimler kazınmış çanak çömlek (ostrakon) parçaları Ostrakismos (Çanak Çömlek Mahkemesi), MÖ. 5. yüzyıl Atina'sında gerçekleştirilen bir uygulamanın ismidir. Amacı bir oylama neticesinde yeterli çoğunluğa ulaşılmasının ardından tiranlığa heveslenen kişileri sürgün etmek ve bu sayede demokrasinin varlığını sürdürmekti. Sürgün 10 yıl sürüyordu ve bu sürenin sonunda sürgüne yollanan kişi canına, mallarına veya vatandaşlığına bir zarar gelmeden Atina'ya dönebiliyordu. Oylama işlemi 500 kişiden oluşan Bule meclisi ve en yüksek idari yetkili olan 9 arkhonun gözetiminde yapılıyordu. Oy verme gizlilik usulüne dayalıydı, oy verenlerin kimliği gizli kalıyordu. Yurttaşlar tiran olmaya niyeti olduğunu düşündükleri kişilerin isimlerini ostrakon (çoğ. ostraka) denilen çanak çömlek parçaları üzerine kazıyarak yazıyorlardı. Daha sonra phylai denilen görevliler oyları topluyor, kimsenin birden fazla oy kullanmasına izin verilmiyordu. Bir kişinin ostrakismos sonucu sürgün edilebilmesi