Ana içeriğe atla

Solon Reformları


Solon
Atinalı devlet adamı ve yasakoyucu Solon'a ait bir mermer büst, Ulusal Arkeoloji Müzesi, Napoli, Kpjas (Public Domain)


Drakon yasaları, Atina'daki toplumsal ve ekonomik sıkıntıları çözmemiş, bunun aksine sert yapısı itibariyle sadece aristokrasinin halkın üzerindeki egemenliğinin bir ifadesi olmuştur. Fakat aristokrasi her ne kadar gücü elinde tutsa da toplumdaki sıkıntılar (mesela borç köleleği gibi) tiranlığa davetiye çıkarıyordu. Ayrıca toplumun alt ve orta kesimin birlikte hareket etmeye başlaması ve orta sınıfta yer alan ağır piyade hopliteslerin gücünden çekinilmesi nedeniyle yeni bir yasakoyucunun varlığına ihtiyaç duyuldu. Bu durum da Eski Yunan'ın en önemli yasakoyucularından biri olarak görülen Atinalı Solon'un siyaset sahnesine çıkmasını sağlamıştır.

Soylu (eupatridai) bir aileye mensup olan Solon (MÖ. 640 - 560) siyasi kimliğinin yanı sıra hem bir gezgin hem de ünlü bir ozandır. MÖ. 6. yüzyılın başlarında yaptığı reformlar önemlidir. MÖ. 594 yılında Atinalılar tarafından "uzlaştırıcı" (diallaktes) ve "yasakoyucu" (nomothetes) ünvanlarıyla olağanüstü yetkilere sahip Arkhon seçilmiştir. Solon'un reformlarını ekonomik ve toplumsal olmak üzere iki sınıfta inceleyebiliriz.

Ekonomik reformlar

Bu alanda öncelikle ilgilendiği konu toprağını ya da kendi bedenini ipotek ederek yüksek faizle büyük sermaye sahiplerine borçlanan ve borçlarını ödeyemediği için onların kölesi olan Atinalıların durumuydu. Bunlar hem gündelik işçiler hem de borç mağduru kişilerdi. Gündelikçilere hektemoroi (altıdabirciler) deniyordu. Bu şekilde adlandırılmalarının nedeni zengin toprak sahiplerine elde ettikleri ürünün altıda birini haraç olarak vermek zorunda olmalarıydı. Borç mağdurları ise arazisini veya kendisini teminat gösterip borcunu ödeyemediği durumda aileleriyle birlikte alacaklıların kölesi olan kimselerdi. Ancak Atina'nın kendi yurttaşlarını köle haline getirmesi kabul edilebilecek bir şey değildi ve bu durum toplumda büyük huzursuzluk meydana getiriyordu. Sorunu gözlemleyen Solon borçlu olan Atinalıların borçlarının silinmesini ve borçları yüzünden köle olanlara ise özgürlüklerinin geri verilmesini sağladı. Ayrıca borca karşılık arazisini veya kendini ipotek gösterme uygulamasını yasakladı. Borçların tamamen silinmesi ise seisakhtheia (yükten kurtulma) olarak adlandırılmıştır. Atinalıların köleleştirilmesini yasaklamakla kalmayan Solon, daha önce köle olarak Atina dışına satılan Atinalıları da kurtarıp yurtlarına dönmelerini sağladı. Her ne kadar köleliğe karşı gibi gözükse de Atinalı olmayan kölelerin sahibi olan Atinalılarla hiçbir derdi yoktu. Bu nedenle Solon'un buradaki amacını bir kölelik karşıtlığından ziyade sadece Atinalıların köleleştirilmesini engellemeye yönelik bir çaba olarak değerlendirmemiz mümkündür. Bunu engellemeye çalışmasının en temel nedeni de zenginler ile alt sınıflar arasındaki yüksek gerilimin bir çatışmaya dönüşme ihtimaline mani olmaktı.

Solon ayrıca Atina'nın ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalmasını engellemek için, o zamana kadar sikke basımında kullanılan Attika ağırlık ve ölçü sisteminin yerine, daha elverişli olan Euboia ağırlık sistemini getirmiştir. Bu şekilde diğer kentlerle yapılan ticaretten alınan verimi arttırmayı amaçlamıştır. Zeytinyağı dışında toplumda çok fazla talep gören tarımsal ürünlerden olan tahılların ihracını yasaklamıştır. Zeytinyağının ise üretiminin fazla olması nedeniyle bu üretim fazlasının iç piyasada tutulmasının gereksiz olduğunu düşünmüştür. Devletin ekonomik gücünü arttırmaya yönelik olarak, yabancı (metoikos) yetenekli usta ve zanaatkarları Atina'ya yerleşmeleri için teşvik etmiş, bunu sağlamak için onlara Atina vatandaşlığını bile vadetmiştir. Babaları oğullarına meslek öğretmekle yükümlü kılmış, oğluna meslek öğretmeyen bir babanın oğlu tarafından bakılması zorunluluğunu kaldırmıştır. Üretimi desteklemiş ve tembelliği hoş görmemiştir. Bu konuda Areopagos Meclisi'ni yurttaşların geçim kaynaklarını araştırmak ve hiçbir işle uğraşmayanları cezalandırmakla görevlendirmiştir. Bu bağlamda Solon'un üretimi teşvik ederek Atina'nın ekonomik gelişimi ve güçlenmesine büyük önem verdiğini söylemek mümkündür.

Toplumsal reformlar

Solon toplumsal sınıflamada da yeniliğe giderek yurttaşları soyluluk değil, servetlerine göre dört sınıfa ayırdı. Servet ölçüsü olarak yılda kaç kile/ölçek (medimnos) buğday (ya da aynı değerde başka ürün veya para) sahip oldukları esas alınacaktı. 1 medimnos, 38 kilogram veya 50 litreye denkti. 1 kişi yılda 8 medimnos buğday tüketirken; karı-koca ve üç çocuklu bir aile ise yılda 25 medimnos buğday tüketirdi. Bundan sonra yurttaşlara konum ve prestij kazandıran doğuştan soylu (eupatridai) olmaları değil, varlıkları oranında dahil oldukları sınıflar olmuştur. Dört sınıf ve servetleri aşağıdaki gibidir : 

1-) Pentakosiomedimnoi : yıllık geliri 500 medimnos ve üstü olanlar

2-) Hippeis (atlılar) : yıllık geliri 300-500 medimnos olanlar

3-) Zeugitai (çiftçiler) : yıllık geliri 200-300 medimnos olanlar

4-) Thetes (fakir köylüler, toprağa bağlı köleler ve işçiler) : yıllık geliri 200 medimnos altı olanlar.

İlk iki sınıfa mensup olan yurttaşlar yüksek devlet memurluklarına seçilirken, üçüncü sınıftakilere daha az öneme sahip memuriyetlere girme hakkı verildi; thetes sınıfıysa diğerleriyle birlikte belirli günlerde toplanan mecliste (ekklesia) yer alabiliyordu. Birinci ve ikinci sınıftakiler savaşlara at üzerinde katılırken, ağır zırhlı piyade hoplitesler ise üçüncü sınıfa mensup olanlardan oluşturuldu. İlk üç sınıftakiler savaş ekipmanlarını kendileri karşılayabilecek güçteydi. Thetes sınıfındakilere ise gerektiğinde hafif zırhlı piyade ve donanmada tayfa olarak değerlendirilmek dışında askerlik muafiyeti tanındı. Sınıflandırmadaki ilk üç sınıf gelirleri oranında devlete vergi vermekle yükümlüydüler, fakat en az gelire sahip olduğu için dördüncü sınıf her türlü vergiden muaf tutuldu.

Solon Atina'nın mevcut anayasal kurumlarının sayısını iki yeni kurum daha ekleyerek arttırdı. Bunlardan biri bule, diğeri heliaia denilen jürili halk mahkemesiydi. Birincisinin üyelerini Atina'daki dört kabilenin (phyle) her birinden 100 kişi olmak üzere toplam 400 kişi oluşturuyordu. Üyeleri sınıflandırmadaki ilk üç sınıf içerisinden seçiliyordu. Danışma Meclisi niteliğindeki Bule'nin görevi Ekklesia'da görüşülecek gündemi önceden belirlemekti. Bu şekilde üyelerini sadece soylu aristokrat kesimin oluşturduğu Areopagos Meclisi'nin yerini almaya başladı. Areopagos Meclisi artık eski gücünü ve etkinliğini yitirmişti. İkinci kurum Heliaia'da ise sınıf kısıtlaması olmaksızın tüm erkek yurttaşlar jüri olarak yer alabiliyordu. Solon bu mahkemeyi arkhonların güçlerinin denetlenebilmesi adına kurmuştu. Bu sayede herhangi bir yurttaş arkhonlardan birinin kanunlara aykırı hareket ettiğini gördüğünde onun mahkeme tarafından yargılanmasını sağlayabilecekti.

Sonuç

Solon'un yasaları aksones isimli ahşap levhalar üzerine kazınmış ve okuma-yazma oranı çok düşük olmasına rağmen herkesin görebilmesi için agoraya dikilmiştir. Geçerlilik süresinin ise 100 yıl olacağı belirtilmiş ve süreç boyunca Atinalılar tarafından bu yasalara aykırı hareket edilmeyeceğine dair yemin edilmiştir. 

Solon kendisi de seçkin tabakadan olmasına rağmen zenginler ile fakirler arasında bir denge kurmaya çalışmış ve iki tarafa da hak ettiğinden fazlasını vermemeye özen göstermiştir. Alt tabakanın ve borçlu kesimin köle haline gelmesine engel olmuş, bu şekilde onların zenginler tarafından sömürülmesinin önüne geçmiştir. Siyasette ilerleyebilmek için gerekli olan doğuştan soylu olma kuralını kaldırıp bunun yerine kamu görevlerinin mal varlığı veya zenginliğe göre elde edildiği timokratik nitelikli bir siyasi düzen kurmuştur. Mesela en prestijli memuriyet olan arkhonluğa yukarıda bahsi geçen sınıflardan yalnızca birincisi (belki hippeis sınıfı da) seçilebiliyordu. Yani Atina'da büyük prestij sahibi olabilmek için varlıklı sınıftan olmak gerekliydi. Solon reformlarıyla soylu olmanın önemini azaltmıştı, ancak yeni düzende bir yerlere gelebilmek için zengin olmak gerekiyordu. Solon reformlarıyla borçları silmiş olsa da birçok çiftçi iş yapabilecek yeterli sermayeye sahip olmadığı için tekrar borç almak zorunda kaldı. Köle olmasalar da bir şekilde yine zenginlere bağımlı oldular. Bu nedenle her ne kadar Solon'un reformlarının faydalı olduğunu kabul etsek de toplumdaki bilhassa ekonomik sorunları tam olarak çözemediğini söyleyebiliriz.

Solon'un yasalarının demokratik niteliği üzerine konuşmak gerekirse, siyasette soylu olmanın önemini azaltması ve borç köleliğini kaldırarak alt tabakanın zenginler karşısında ezilmesinin önüne geçmesi nedeniyle onun çalışmalarını demokrasi adına önemli kabul edebiliriz. Tabi Atina'ya demokrasi daha sonra (MÖ. 6. yüzyılın sonları) Kleisthenes'in reformlarıyla gelmiştir ancak Solon da reformlarıyla bunun temellerini atmıştır. Fakat burada bahsi geçen demokrasinin gerçekte kölelerin, metoikos statüsündeki yabancıların ve kadınların tamamen yok sayıldığı, yalnızca özgür erkeklerin yurttaş olarak kabul edildiği bir düzeni içerdiğini unutmamak gerekir. 

Solon reformlarıyla kurmuş olduğu yeni düzenin Atina barışını koruyacağından emindi. Ancak yasalarıyla ilgili baskı altında kalmamak için Atina'dan ayrılarak 10 yıl sürecek seyahatlerine başladı. Mısır, Kıbrıs ve Lydia'yı ziyaret ettikten sonra geri döndü; fakat döndüğünde tartışmaların yine devam ettiğini gördü. Zenginler üstünlüklerinden vazgeçmek istemezken, alt tabakadakiler ise elde ettikleri siyasi konumların yetersizliğinden ve toprakların yeniden dağıtılması isteklerinin gözardı edilmesinden şikayetçiydiler. Solon zenginleri bencillik, halkı ise hak ettiğinden fazlasını istemekle suçladı. Bunu şu sözlerinden daha iyi anlayabiliriz:

"Ne kadar ihtiyacı varsa o kadar güç hak verdim halka,

ne az verdim ne de fazla:

Zaten büyük bir güce ve zenginliğe sahip olanların

çıkarlarına bir zarar gelmemesini sağladım.

Geniş kalkanımla her iki taraf arasında nöbet tuttum

ve engel oldum iki tarafın da haksız bir şekilde zafer kazanmasına."

(Fragman 5)

Solon'a göre "büyük sorunlar söz konusu olduğunda herkesi memnun etmek zordu" (Fragman 7). Tüm hoşnutsuzluklara rağmen Solon Atina'da büyük saygı gördü, ünü her yere yayıldı ve hatta adı Eski Yunan'ın yedi bilgesi arasında bile yer aldı.


KAYNAKLAR

Eskiçağ Kaynakları

Plutarkhos, Bioi Parellleloi (Plutarch's Lives - Solon and Publicola), (çev. B. Perrin), Londra:Loeb, 1967.

Modern Kaynaklar

Martin, T. R. (2014). Eski Yunan Tarihöncesinden Hellenistik Çağ’a, (çev. Ümit H. Yolsal), İstanbul: Say Yayınları.

Kaya, M. (2016). Ege ve Eski Yunan Tarihi I: Tarih Öncesi Çağlardan Klasik Çağa Kadar, İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları.

Pomeroy, S. B. - Burstein S. M., W. Donlan, J. T. Roberts, D. W. Tandy. (2020). Antik Yunan’ın Kısa Tarihi Siyaset, Toplum ve Kültür, (çev. Oğuz Yarlıgaş), İstanbul: Alfa Yayınları.

Rhodes, P. J. (2019). Antik Yunan'ın Kısa Tarihi, İstanbul: İletişim Yayınları.

Tekin, O. (2008). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul: İletişim Yayınları.

İnternet Siteleri

Cartwright, M. (2016, Mart 10). Solon. World History Encyclopedia. https://www.worldhistory.org/solon/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld

Kylon'un Tiran Olma Girişimi ve Drakon Yasaları

Atina akropolisi, ressam Leo von Klenze, 1846. MÖ. 8. yüzyılın sonlarına doğru Attika'nın (Atina ve çevresini kapsayan bölge) önde gelenleri baştaki basileus'u (kral) indirip yerine arkhonlar, yani önderler denilen yöneticileri getirdiler. Yönetim biçimi monarşiden oligarşiye geçti. Aristokratlar yönetimde söz sahibi oldukları bu dönemde Atina akropolisinin 300 m kadar batısında yer alan Areopagos  Meclisinde toplanıyorlardı. Bu yeni politik düzende önceleri üç arkhon etkindi : 1-) Din ve devlet işlerinin yürütülmesinden sorumlu arkhon basileus 2-) Orduya komuta eden ve vatandaş olmayanların arasındaki davalara bakan Polemarkhos (savaş arkhonu, başkomutan) 3-) Genel idari işlerden sorumlu Arkhon. Arkhon Eponymos olarak adlandırılırdı, zira görev yaptığı yıla adını veriyordu. Meclise ve konseye başkanlık ediyor, dini olmayan davalara bakıyordu. Bunlara daha sonra thesmothetai (kanun koyucular) denilen 6 arkhon daha dahil edildi ve bunlar yönetim organını oluşturan "dokuz ar

Ostrakismos Nedir?

Üzerlerine isimler kazınmış çanak çömlek (ostrakon) parçaları Ostrakismos (Çanak Çömlek Mahkemesi), MÖ. 5. yüzyıl Atina'sında gerçekleştirilen bir uygulamanın ismidir. Amacı bir oylama neticesinde yeterli çoğunluğa ulaşılmasının ardından tiranlığa heveslenen kişileri sürgün etmek ve bu sayede demokrasinin varlığını sürdürmekti. Sürgün 10 yıl sürüyordu ve bu sürenin sonunda sürgüne yollanan kişi canına, mallarına veya vatandaşlığına bir zarar gelmeden Atina'ya dönebiliyordu. Oylama işlemi 500 kişiden oluşan Bule meclisi ve en yüksek idari yetkili olan 9 arkhonun gözetiminde yapılıyordu. Oy verme gizlilik usulüne dayalıydı, oy verenlerin kimliği gizli kalıyordu. Yurttaşlar tiran olmaya niyeti olduğunu düşündükleri kişilerin isimlerini ostrakon (çoğ. ostraka) denilen çanak çömlek parçaları üzerine kazıyarak yazıyorlardı. Daha sonra phylai denilen görevliler oyları topluyor, kimsenin birden fazla oy kullanmasına izin verilmiyordu. Bir kişinin ostrakismos sonucu sürgün edilebilmesi