Ana içeriğe atla

Eski Atina'da Peisistratos Dönemi


Peisistratos Dönemi
Athena kılığındaki bir kadın eşliğinde Atina'ya dönen Peisistratos tasviri, M.A. Barth, 1838.


Solon'un reformları Attika'daki toplumsal gerginliği yumuşatsa da sorunlar tam olarak çözülemediği için Atina'da çatışma ortamı yeniden alevlenmiş ve MÖ. 6. yüzyılın ortasına değin sürmüştür. Çatışma seçkinlerin makam ve statü için girdikleri rekabetten ve yoksul Atinalıların süregelen hoşnutsuzluğundan kaynaklandı. Bu çatışma süreci neticede Solon'un uzaktan akrabası ve kuzey Attika'lı Peisistratos'un tiranlığıyla sonuçlanmış oldu.

Gücü Ele Geçirmesi

Herodotos'un aktardığına göre (Herodotos I. 59), Peisistratos kendisini ve katırlarını yaralayarak kendini sanki düşman saldırısına uğramış gibi göstermiş ve yara bere içinde Atina Agorası'nda halka seslenmiştir. Ardından Megaralılarla savaşlarını ve o savaştaki başarılarını anlatan Peisistratos kendisini dinleyen halktan 50 kişilik bir muhafız alayı istemiştir. Akrabasının kurnazlığının farkında olan Solon Atinalıları uyarsa da meclis Peisistratos'un isteğini kabul etmiş ve Peisistratos bu birliğin yardımıyla akropolisi ele geçirerek Atina'da tiranlığını ilan etmiştir (MÖ. 561). Peisistratos tiran olmak için çabaladığında Solon bunu engellemek istemişti. Fakat Peisistratos tiran olduktan sonra Solon'a iyi davrandı; kendisine ve reformlarına dokunmadı. Solon öldükten sonra ise konumunu güçlendirmiş oldu. 

MÖ. 6. yüzyılda Attika kabaca üç gruba ayrılmıştı; bunlar Ovalılar, Kıyılılar ve Dağlılardı. Peisistratos tiran olduktan 5 yıl sonra ovalı ve kıyılı grupların kendisine karşı birleşmesiyle kentten kovuldu (MÖ. 556). 5 yıl sürgünde kaldıktan sonra kendisini kovanlardan biri olan kıyılı grubun lideri Alkmaionidai ailesinden Megakles'in yardımıyla tekrar tiranlığı ele geçirdi. Megakles o sırada Lykurgos'un başında olduğu Ovalılar ile anlaşmazlığa düşmüş ve yeni bir müttefik arayışına girmişti. Bu sebeple kızını sürgündeki eski düşmanı Peisistratos ile evlendirerek onunla siyasi ittifak kurdu. Peisistratos Atina'daki mevcut yönetimi devirmek adına halk nazarındaki itibarını yükseltecek akıllıca bir eylemde bulundu. Boylu poslu güzel bir kadını (Phya isminde bir kadın) tanrıça Athena'nın kılığına sokup ajanları vasıtasıyla tanrıçanın şehre gelirken kendisine eşlik ettiği söylentisini yaydı. Bir savaş arabası üzerinde Peisistratos ile birlikte Akropolis'e yol alan kadının görüntüsü büyüleyiciydi ve halkı derinden etkiledi. Bu sayede beklediği desteği elde eden Peisistratos ikinci kez tiran oldu.

Peisistratos'un Megakles ile kurmuş olduğu ittifak uzun süreli olmadı. Zira Peisistratos hem varolan iki oğluna rakip çıkarmak istemediği hem de Alkmaionidai ailesinin sahip olduğu lanet yüzünden Megakles'in kızından çocuk sahibi olmak istemiyordu. Bu durum Megakles'in çok zoruna gitti ve Peisistratos'un düşmanlarıyla birlik olarak onu ikinci kez Atina'dan kovdurdu. Bunun üzerine Peisistratos Eretria'ya çekildi, fakat mücadeleyi bırakmadı. Kuzey Yunanistan'daki Pangaios Dağı'nda bulunan altın ve gümüş madenlerinden elde ettiği gelir sayesinde paralı askerlerden oluşan bir ordu topladı. Thebai, Naksos ve Teselya ile iyi ilişkiler kurdu, dış siyasette nüfuzunu arttırdı. Ardından ordusuyla birlikte Marathon Ovası'nı ele geçirdi ve Atina yakınındaki Pallene'de muhaliflerini yenerek (MÖ. 546) Atina'da üçüncü kez tiran oldu. Bundan sonra MÖ. 527'deki ölümüne kadar kesintisiz bir biçimde iktidarını sürdürdü ve ondan sonra yerine oğlu Hippias (MÖ. 527 - 510) geçti. Bu şekilde Atina'da tiranlık babadan oğula geçer hale gelmişti, ancak bu durum Hippias'ın MÖ. 510'da Atina'dan kovulmasıyla kalıcı olmadı.

Tiran Olarak Faaliyetleri

Peisistratos ekonomi ve ticarete büyük önem verdi. İcraatlarıyla Atina'ya refah ve istikrar getirdi. Köylünün ve fakirin haklarını korudu, onlara toprak verdi. Köylülere ihtiyaç duydukları tarımsal ekipmanları alabilmeleri için maddi destek sağladı. Attika'nın bütün köylerini dolaşarak davalara bakan adli görevliler atadı ve bu sayede köylülerin adalet aramak için topraklarından ayrılmak zorunda kalmalarına engel oldu. Bu şekilde tarımsal üretimde sürekliliği sağladı. İnşaat projeleri sayesinde meydana gelen iş imkanlarıyla istihdamı arttırdı ve bu şekilde yoksul yurttaşların desteğini almaya çalıştı. İş ve barınma imkanlarının artmasıyla beraber Atina nüfusu büyüdü ve kırsal alanlarda yaşayanlar için oylamalara katılmak daha kolay hale geldi.

Zeytin yetiştiriciliğini teşvik etti ve ticarete önem verdi. Tiranlığı süresince Atina ürünü olan şarap, zeytinyağı ve çanak çömlek gibi ürünler Ege ve Akdeniz’in hemen her yerine yayıldı. Özellikle Attika keramiği bu dönemde Korinthos keramiği ile rekabet eder seviyeye gelmiştir. Peisistratos karadeniz ticaretini güvence altına almak için Atina kolonisi Sigeion’u (Çanakkale Boğazı’nın güneybatısında) tekrar ele geçirmiş ve Trakya Khersonesos’unu (Gelibolu Yarımadası) denetim altına almıştır. O veya oğulları (Hippias ve Hipparkhos) ayrıca önyüzlerinde Athena başı, arkayüzlerinde ise tanrıçanın simgesi olan baykuşların olduğu ilk gümüş sikkeleri darbettirdi ve bu sikkeler kısa sürede Ege’de en çok itibar gören para birimi haline geldi.

Peisistratos din ve sanata da önem verdi. Dört yılda bir tanrıça Athena onuruna düzenlenen Panathenaia şenlikleri ilk kez onun döneminde başladı (MÖ. 556) ve tüm Yunan dünyasına açık hale getirildi. Yine Dionysios onuruna yılda iki kez yapılan şenlikler de Peisistratos zamanında başladı. Homeros destanları yazılı hale getirildi ve bugünkü metinlerin temeli oluşturuldu. Homeros dinletileri Panathenaia şenliklerinin bir parçası haline getirildi. Peisistratos bazı komşu kent devletleriyle de iyi ilişkiler kurdu. Argos, Eretria, Teselya ve Naksos bunlar arasında sayılabilir. Naksos’ta dostu Lygdamis’i tiran olarak başa geçirdi ve bu şekilde Naksos’u rehinelerini tutmak için elverişli bir yer haline getirdi.

Peisistratos fakir köylüyü seçkin tabakaya karşı korudu. Buna rağmen muhaliflerine karşı tavrı despotçaydı ve yalnızca kendisini destekleyen kişilerin arkhon seçilmesine izin veriyordu. Her ne kadar tiran kelimesinin çağrıştırdığı olumsuz intibaya rağmen Peisistratos Atina’da iyi bir yönetici olarak kabul görmüştür. Bunun en önemli nedeni Atina’ya huzur ve refah getirerek kente en parlak dönemlerinden birini yaşatmış olmasıdır. Peisistratos MÖ. 527’de öldüğünde yetmiş yaşlarındaydı ve yerine oğlu Hippias geçti (Genel kanı Hippias'ın tek başına tiran olduğu yönünde olsa da, kardeşi Hipparkhos ile beraber hüküm sürdüğünü ifade eden kaynaklar da mevcuttur). Ancak Hippias babası kadar başarılı olamadı; kardeşi Hipparkhos bir gönül ilişkisi sebebiyle MÖ. 514'teki Panathenaia Festivali sırasında Harmodios ve Aristogeiton adlı iki genç aristokrat tarafından öldürüldü. Suikastçilerden Harmodios olay esnasında Hipparkhos'un muhafızları tarafından, Aristogeiton ise tutuklandıktan sonra öldürüldü. Olayın ardından Hippias'ın tiranlığı da çok fazla sürmedi ve nihayetinde Atina’dan kovuldu (MÖ. 510).


KAYNAKLAR

Eskiçağ Kaynakları

Herodotos, (2016). Tarih, (çev. Müntekin Ökmen), İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.

Modern Kaynaklar

Martin, T. R. (2014). Eski Yunan Tarihöncesinden Hellenistik Çağ’a, (çev. Ümit H. Yolsal), İstanbul: Say Yayınları.

Kaya, M. (2016). Ege ve Eski Yunan Tarihi I: Tarih Öncesi Çağlardan Klasik Çağa Kadar, İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları.

Pomeroy, S. B. - Burstein S. M., W. Donlan, J. T. Roberts, D. W. Tandy. (2020). Antik Yunan’ın Kısa Tarihi Siyaset, Toplum ve Kültür, (çev. Oğuz Yarlıgaş), İstanbul: Alfa Yayınları.

Stuttard, D. (2014). A History of Ancient Greece In Fifty Lives.

Tekin, O. (2008). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul: İletişim Yayınları.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Laokoon ve Oğulları Heykeli

Laokoon ve Oğulları Heykeli, Vatikan Müzeleri, Foto : M. Özveren. Laokoon heykel grubu, tanrı Apollon tarafından gönderilen yılanların Troialı rahip Laokoon ve iki oğluna bir sunakta saldırmasını konu edinmektedir. Troia Savaşı sırasında içi savaşçı dolu tahta atın şehre alınmamasını öğütleyen Laokoon ve oğulları, Troia'nın yok edilmesine karar veren tanrıların isteğine karşı geldikleri için Apollon'un gönderdiği yılanlar tarafından öldürülürler. Heykel bu mitolojik hadiseyi tasvir etmektedir. Eserde baba ve iki oğlunun dramatik hayatta kalma mücadelesi canlandırılmaktadır. Yılanların Laokoon ve oğullarının bedenlerine dolanması, karakterlerin vücutlarındaki kasılmalar ile yüzlerindeki derin acı ve korku dikkat çekmektedir. Merkezde yer alan Laokoon ve solunda acıdan bayılmak üzere olan oğlu, en sağdaki diğer oğlu tarafından çaresizce izlenmektedir. Figürlerin acı içindeki vücutları ve çaresizce kurtulma çabaları etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır.  Romalı Gaius Secundus Pli...

Yerebatan Sarnıcı

Yerebatan Sarnıcı'ndan bir görünüm, Foto : M. Özveren. İstanbul'un görkemli Roma dönemi yapılarından biri olan ve Sultanahmet'te yer alan Yerebatan Sarnıcı, Doğu Roma imparatoru I. Iustinianus döneminde (MS. 527 - 565) kentin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. Yapı 140 metre uzunluğa ve 70 metre genişliğe sahiptir. Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde olan 336 tane sütun bulunmaktadır. Sarnıç, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen bu sütunlar nedeniyle halk arasında "Yerebatan Sarayı" olarak adlandırılmıştır. Sarnıcın üzerinde daha önce bir bazilika olduğundan yapı "Bazilika Sarnıcı" olarak da isimlendirilir. Sarnıçta bulunan ve sütun kaidesi olarak kullanılan iki Medusa başı oldukça dikkat çekicidir. Roma dönemi heykel sanatının güzel birer örneği olan bu Medusa başları sarnıç içerisinde ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken objelerdendir. Bir görüşe göre sarnıca Medusa başı konulmasının nedeni yapıyı koruma amaçlıdır....