Ana içeriğe atla

Roma'yı Tehdit Eden Etrüsk Kralı Lars Porsena

 

Lars Porsena
Gaius Mucius, Lars Porsena'yı etkilemek için elini ateşin içine sokuyor, ressam Peter Paul Rubens (1577-1640)

Roma'dan kovulan son kral Tarquinius Superbus tahtını ele geçirebilmek için bir başka Etrüsk kökenli Lars Porsena'dan yardım istedi. Porsena MÖ. 8. yüzyılda kurulan Etrüsk kenti Clusium'un kralıydı. Clusium, Toskana bölgesinde yer alan ve bugün Chiusi olarak bilinen şehrin eski adıdır. Tarquinius'un yardımını talep ettiği Lars Porsena'nın yönettiği Clusium o sıralarda kültürel olarak ileri ve güçlü bir şehirdi. Öyle ki Padania adı verilen bir kolonisi bile vardı.

Porsena kendisi gibi bir Etrüsk olan Tarquinius'un ricaları ve kralları kovmanın zamanla bir moda haline gelebileceği endişesiyle Roma üzerine yürümeyi kabul etti. Senatus Porsena'nın ordusuyla birlikte Roma'ya yaklaşmakta olduğunu haber aldığında paniğe kapıldı, zira Romalılar hem Clusium'un gücünü hem de Lars Porsena'nın şöhretini biliyorlardı. Üstelik pleblerin köleliğe neden olsa bile korkularının üstesinden gelerek Tarquiniuslara destek olabileceklerinden endişe ediyorlardı. Plebleri kendi taraflarında tutmak için Senatus onlara birçok taviz verdi. İçten gelebilecek tehditler engellendikten sonra Romalılar dışarıdaki düşmanla yüzleşmeye hazırlandılar. Romalı tarihçi Titus Livius'a (MÖ. 59 - MS. 17) göre, Horatius Cocles isminde bir Romalı olmasaydı Lars Porsena'nın ilk saldırısında Roma düşmanın eline geçecekti.

Şehrin yakınlarına gelen Clusiumlular o sıralarda Tiber üzerinde bulunan tek köprü olan pons Siblicus üzerinden Roma'ya girmek istiyorlardı. Ani bir saldırıyla Janiculum Tepesi'nin zapt etmeyi başarmış, oradan nehre iniyorlardı. Horatius Cocles dışında pons Siblicus'u koruyan Romalılar korkup kaçtılar. Horatius vatandaşlarını kalıp savaşmaya ikna edemese de onları düşmanın geçisini engellemek için köprüyü yıkmaya ikna etti. Romalılar köprüyü imha ederken Horatius adamlarını bir araya toplayıp köprünün Etrüsk tarafındaki girişi tutacağını söyledi. Yanında destek olarak Spurius Lartius ve Titus Herminus vardı. Horatius bu iki savaşçıyla birlikte düşmanın geçişini kapatmak için köprünün başına ilerledi ve köprü yıkılana kadar Etrüskleri oraya yaklaştırmadı. Horatius diğer ikisine geri dönmelerini söyledi ve köprü yıkıldı. Ardından Tiber Nehri tanrısına dua edip, baştan aşağı zırhlı bir biçimde suya atladı ve yüzerek en nihayetinde Roma tarafına ulaşmayı başardı. Böylece Horatius Cocles'in cesaretinin bir sonucu olarak, Lars Porsena'nın Roma'ya ilk saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmış oldu.

Porsena bundan sonra stratejisini değiştirerek Roma'yı kuşatma altına aldı. Amacı açlığa mahkum ederek Romalıları pes ettirmekti. Kuşatmanın sürdüğü sırada Gaius Mucius isimli soylu bir Romalı, Porsena'yı öldürmek için gönüllü oldu. Senatus'tan onayı aldıktan sonra giysisinin altına gizlediği hançeriyle Porsena'nın karargahına sızdı. Ancak Porsena'nın yerine yanlışlıkla giyim kuşam olarak ona benzeyen başyaverini öldürdü. Ardından kaçmayı denese de Clusiumlular tarafından yakalandı. Yargılandıktan sonra Porsena onun yakılmasını emretti. "O zaman iyice bak" dedi Gaius Mucius, "İnsanın gözünde yücelik olduğunda beden nelere katlanır, öğren!" Bu sözleri söyledikten sonra sağ elini ateşe soktu ve sanki hiçbir şey hissetmiyormuş gibi yanmasına izin verdi. Acıya karşı kayıtsızdı ve bu şekilde ne kadar sürerse sürsün Romalıların düşmana karşı direnecekleri mesajını vermek istiyordu.

Lars Porsena, Gaius Mucius'un davranışı karşısında şaşkına döndü ve adamlarından onu serbest bırakmalarını istedi. Gaius Mucius onu öldürmek için 300 Romalının daha sırada olduğunu söyleyince korkuya kapılan Porsena, Roma ile barış yapıp geri çekildi. En azından yazılarında Romalıların gıpta edecekleri ve feyz alacakları örnekler sunmayı seven Titus Livius hikayeyi böyle anlatıyor. Bu olaydan sonra Gaius Mucius, Scaevola (solak) ünvanıyla anıldı. Roma'nın kurtulmasına vesile olduğu için Senatus tarafından ödüllendirildi. Bu şekilde Tarquinius Superbus'un iktidarı tekrar ele geçirme planı başarısızlıkla sonuçlanmış oldu ve MÖ. 495 yılına gelindiğinde Campania'daki Cumae şehrinde sürgünde öldü.

Roma'da krallığın yıkılması ile ilgili yazımı okumak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.

Eski Roma'da Krallığın Yıkılması (gecmisinsesi.blogspot.com)


KAYNAKLAR

Modern Kaynaklar

Jones, P. (2019). Geldim Gördüm Yendim: Romalılar, (çev. Funda Sezer), İstanbul: Say Yayınları.

İnternet Siteleri

Lars Porsena: The Famous Etruscan Ruler Who Threatened Rome | Ancient Origins (ancient-origins.net)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Yerebatan Sarnıcı

Yerebatan Sarnıcı'ndan bir görünüm, Foto : M. Özveren. İstanbul'un görkemli Roma dönemi yapılarından biri olan ve Sultanahmet'te yer alan Yerebatan Sarnıcı, Doğu Roma imparatoru I. Iustinianus döneminde (MS. 527 - 565) kentin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. Yapı 140 metre uzunluğa ve 70 metre genişliğe sahiptir. Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde olan 336 tane sütun bulunmaktadır. Sarnıç, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen bu sütunlar nedeniyle halk arasında "Yerebatan Sarayı" olarak adlandırılmıştır. Sarnıcın üzerinde daha önce bir bazilika olduğundan yapı "Bazilika Sarnıcı" olarak da isimlendirilir. Sarnıçta bulunan ve sütun kaidesi olarak kullanılan iki Medusa başı oldukça dikkat çekicidir. Roma dönemi heykel sanatının güzel birer örneği olan bu Medusa başları sarnıç içerisinde ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken objelerdendir. Bir görüşe göre sarnıca Medusa başı konulmasının nedeni yapıyı koruma amaçlıdır....

Laokoon ve Oğulları Heykeli

Laokoon ve Oğulları Heykeli, Vatikan Müzeleri, Foto : M. Özveren. Laokoon heykel grubu, tanrı Apollon tarafından gönderilen yılanların Troialı rahip Laokoon ve iki oğluna bir sunakta saldırmasını konu edinmektedir. Troia Savaşı sırasında içi savaşçı dolu tahta atın şehre alınmamasını öğütleyen Laokoon ve oğulları, Troia'nın yok edilmesine karar veren tanrıların isteğine karşı geldikleri için Apollon'un gönderdiği yılanlar tarafından öldürülürler. Heykel bu mitolojik hadiseyi tasvir etmektedir. Eserde baba ve iki oğlunun dramatik hayatta kalma mücadelesi canlandırılmaktadır. Yılanların Laokoon ve oğullarının bedenlerine dolanması, karakterlerin vücutlarındaki kasılmalar ile yüzlerindeki derin acı ve korku dikkat çekmektedir. Merkezde yer alan Laokoon ve solunda acıdan bayılmak üzere olan oğlu, en sağdaki diğer oğlu tarafından çaresizce izlenmektedir. Figürlerin acı içindeki vücutları ve çaresizce kurtulma çabaları etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır.  Romalı Gaius Secundus Pli...