Ana içeriğe atla

Eski Yunan'da Tiranlık


Periandros
Korinthos'un ikinci tiranı Periandros, Jastrow (Public Domain)


Eski Yunan kentlerinde MÖ. 7. yüzyılın ortalarından itibaren adına tyrannos (çoğ. tyrannoi) denilen yöneticiler görülmeye başlanmıştır. "Tiranlar çağı" olarak adlandırılan bu dönem yaklaşık MÖ. 670 yılından MÖ. 500'e kadar sürdü. "Efendi" veya "bey" anlamına gelen tyrannos esas itibariyle yunanca bir kelime değil, muhtemelen Lydia kökenli bir sözcüktü. Kelime sonradan "despot-zorba" anlamında kullanıldı. Bu kelime şehir devletlerinde iktidarı zorla, yasal olmayan yollarla ele geçiren kişileri ifade ediyordu. Tyrannos kelimesinin ilk kez MÖ. 7. yüzyılın ikinci yarısında yaşadığı bilinen şair Arkhelaos tarafından kullanıldığı söylenmektedir.

Tiranlığı ortaya çıkaran en büyük sebeplerden birisi aristokratik oligarşiydi. Bu tarz yönetimlerde güç seçkin bir azınlık olan aristokrat kesimin elindeydi. Yunan kentlerinde oligarşilerin egemenliğine olan muhalefet tiranları iktidara taşımaya başladı. Tiranlar oligarşik hükümetten rahatsız olan halk kitlesini arkalarına alarak iktidarı ele geçiriyorlardı. Ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar vatandaşların, bilhassa da çiftçi hoplitlerin desteğini almadan oligarşik düzeni alt edemezlerdi. Hoplitler tiranları desteklemese bile soyluları savunmadıkları takdirde tiranların yolunu açmış oluyorlardı. Karşısında veya tepkisiz kalarak emeklerini sömüren seçkin tabakayı cezalandırmış oluyorlardı. Tiranlar devrildiklerinde oligarşik düzen tekrar geri gelse dahi hoplitler iç siyasette yok sayılamayacak bir topluluk haline gelmişlerdi. Zira çiftçi hoplitler artık kendilerinin hesap soramayacağı bir lideri seçmeye razı olmuyorlardı.  

Tiran olan kişiler çoğunlukla aristokrat tabakanın üyesiydiler veya bu tabakaya yakındılar. Tiranlar iktidarı sivil darbeyle ele geçirdikleri için yönetimlerinin yasal bir tarafı yoktu. Ayrıca krallar gibi egemenliklerinde bir kalıtsallık söz konusu değildi. Ancak tiranların birçoğu krallar gibi yönetimlerini oğullarına devrettiler. Fakat bu tiran hanedanlarının yönetimleri ancak iki kuşak devam edebildi. Kurucu tiranların halkın büyük bir kesiminden destek almalarının nedeni karizmaları ve başarılarıydı. Ancak tiran çocukları, gayriresmi bir kurumun varisi oldukları için muhalefete oldukça açık bir konumdaydılar. Üstelik birçoğu hakimiyetini zorbalıkla garanti altına almaya çalışınca kendisine olan tepkinin daha da artmasına yol açtı. Bu nedenle egemenlikleri kalıcı olmadı ve muhalifler tarafından devrildiler.

Tiran kelimesi her ne kadar olumsuz bir anlam çağrıştırsa da tiranların hepsi kötü değildi. Faydalı işler yapan tiranlar da mevcuttu. Kentlerinin imarı için çalışan, fakirlere iş ve toprak vererek halkın sevgisini kazanan tiranlar da vardı. Ancak diktatör gibi davranmaları ve iktidarı zorla ele geçirmiş olmaları sürekli bir hoşnutsuzluk yaratıyordu. Kendileri olmasa bile ardılları bu sebeplerle halk desteğini yitirdiler ve demokrasiyi yerleştirmeye çalışan kent devleti içerisinde bulunmaması gereken kişiler olarak kabul edildiler.

Aristoteles'in Politikası'na Göre Tiranların Özellikleri

Tiranlık Aristoteles'e göre devlet dediğimiz siyasal birlik üstünde despotça yürütülen monarşi biçimidir. Tek yöneticinin çıkarı için tek'in yönetimidir. Aristoteles tiranların halktan avam arasından çıktıklarını, tüm çabalarını halkı ezmemeleri için yukarı sınıflara karşı yönelttiklerini söylemektedir. Bir anlamda tiranların halkın üst tabakaya karşı duyduğu hoşnutsuzluktan yararlanarak kendilerini ön plana çıkardıklarını ifade etmek istemektedir.

Aristoteles'in yazdıklarına bakılırsa tiranlar özgürlüğe düşkün, sorgulayan insanlardan hoşlanmazlardı. Çünkü bu tarz insanları kendi mutlak egemenliklerine bir tehdit olarak görürlerdi. Ayrıca uyruklarının arasında birlik ve güven olmasını ve herhangi bir şeyi gerçekleştirecek güçte olmalarını istemezlerdi. Tiranlar yabancıları yanlarına almaya daha meyillilerdi; zira yurttaşları onlara gizliden düşmanlık güderken, yabancıların düşmanlık edecek herhangi bir gerekçeleri olmazdı. 

Dalkavuklardan ve önünde yerlere kapanan cinslerden hoşlanır; bağımsız ve özgür ruhlu kişiler böyle davranmayacakları için onların çevrelerinde olmalarını istemezlerdi. Aristoteles'in anlattıklarına bakılırsa tiranlar savaş açmaya da pek meraklıdır; çünkü bu şekilde uyruklarını oyalar ve onları sürekli bir önder gereksinmesi içinde tutarlar. Kralların aksine dostlarına pek güvenmez; onların kendisi için diğerlerinden daha tehlikeli olabileceklerini bildiği için onlara güvenmemek tiranın politikasının bir parçasıdır.

Tiranlar savaşmak için ülkeden uzaklaştıklarında yurttaşları için değil geride kalan mallarının ve mülklerinin güvenliğinden endişe duyarlar. Aristoteles'e göre tiran faydalı işler yapan birini öyle onurlandırmalıdır ki, adam özgür insanlar topluluğunda bundan daha iyi ödüllendirilemeyeceğini düşünmelidir.

Aristoteles'e göre bir tiran ile bir kral arasında bazı farklar vardır. Mesela kral uyruklarının menfaatini düşünürken tiran yalnızca kendi çıkarını düşünür. Kralın yerine getirmesi gereken bir ödevi varken tiranın amacı yalnızca kendi zevkidir. Tiran para toplar, kral şeref. Kralın muhafızları yurttaşlardan oluşurken, tiranın kendini korumak için paralı askerleri vardır.

Ünlü Tiranlar

Bilinen en ünlü tiranlar arasında Pheidon, Kypselos, Peisistratos ve Polykrates'in isimlerini sayabiliriz. Argoslu Pheidon (MÖ. yak. 660) belirli bir ağırlık ve ölçü sistemi kurmuştur. Ayrıca Argolis'te siyasi birliği sağlaması ve Olympia oyunlarının idaresini Elis kentinden almasıyla bilinir. Hüküm sürdüğü yıllar bakımından ilk tiranlar arasında yer alır. Tiran Kypselos'un Korinthos'daki yönetimiyle (MÖ. 657 - 627) beraber kent vazo üretiminde, ihracatta, sanat ve ticarette ilerlemiştir. Ondan sonra yerine geçen oğlu Periandros da üretim ve ticareti destekleyerek Korinthos'un daha önce görülmemiş bir refah düzeyine ulaşmasını sağladı. Buna rağmen birçokları tarafından katı ve zalim bir yönetici olarak görüldü.

Atina'da MÖ. 632 yılında aristokrat tabakaya mensup Kylon adında birisi Megara tiranı ve aynı zamanda kayınpederi Theagenes'ten aldığı desteğin de etkisiyle tiran olmak istemiş ve takipçileriyle birlikte Atina akropolisini işgal etmiştir. Ancak bu girişim başarısız olmuş, Kylon kaçmayı başarsa da yandaşları öldürülmüştür. Tiranların belki de en ünlüsü Peisistratos'tu. MÖ. 561'den 527'ye kadar kesintilerle de olsa iktidarını sürdürdü. Peisistratos zamanında Atina en parlak dönemlerinden birini yaşadı. Peisistratos köylünün ve fakirin haklarını korudu, onlara toprak verdi. Atina'da önemli imar faaliyetlerinde bulundu. Önemli yasa koyuculardan Solon'un anayasasını yürürlükte bıraktı. Homeros destanları ilk defa onun döneminde yazıya geçirildi. Dört yılda bir yapılan Atina kentinin tanrıçası Athena için düzenlenen Panathaneia şenlikleri ile tanrı Dionysos onuruna yılda iki kez yapılan şenlikler onun zamanında başladı. Peisistratos dönemi Atina için refah ve huzur dönemiydi. Fakat onun MÖ. 527'deki ölümünden sonra başa geçen oğlu Hippias babası kadar başarılı olamadı. Kardeşi Hipparkhos'un MÖ. 514 yazındaki Panathaneia Festivali'nde Aristogeiton ve Harmodios adlı iki aristokrat tarafından öldürülmesinden sonra artan muhalefetle birlikte MÖ. 510'da Atina'dan kaçtı ve Pers kralı I. Dareios'a sığındı. Persler MÖ. 490'da Marathon Ovası'na geldiklerinde Pers desteğiyle tekrar iktidara geleceğini düşünen Hippias, Pers ordusuna rehberlik ediyordu. Fakat savaşı Yunanların kazanmasıyla o sıralar 80 yaşında iyice yaşlanmış olan Hippias'ın bu hayali suya düşmüş oldu.

Samos (Sisam) Adası'nda tiran olan Polykrates (MÖ. 530 - 522) Pers karşıtı politikalarıyla ünlüydü. Onun döneminde Samos önemli bir merkez haline geldi. Aristoteles en uzun süreli tiranlığın ise Sikyon'da görüldüğünü, burada Orthagoras ve oğullarının hegemonyasının 100 yıl sürdüğünü söylemektedir.


KAYNAKLAR

Eskiçağ Kaynakları

Aristoteles, (2000). Politika, (çev. Mete Tunçay), İstanbul: Remzi Kitabevi.

Modern Kaynaklar

Martin, T. R. (2014). Eski Yunan Tarihöncesinden Hellenistik Çağ’a, (çev. Ümit H. Yolsal), İstanbul: Say Yayınları.

Kaya, M. (2016). Ege ve Eski Yunan Tarihi I: Tarih Öncesi Çağlardan Klasik Çağa Kadar, İstanbul, Bilge Kültür Sanat Yayınları.

Pomeroy, S. B. - Burstein S. M., W. Donlan, J. T. Roberts, D. W. Tandy. (2020). Antik Yunan’ın Kısa Tarihi Siyaset, Toplum ve Kültür, (çev. Oğuz Yarlıgaş), İstanbul: Alfa Yayınları.

Tekin, O. (2008). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul: İletişim Yayınları.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld

Ostrakismos Nedir?

Üzerlerine isimler kazınmış çanak çömlek (ostrakon) parçaları Ostrakismos (Çanak Çömlek Mahkemesi), MÖ. 5. yüzyıl Atina'sında gerçekleştirilen bir uygulamanın ismidir. Amacı bir oylama neticesinde yeterli çoğunluğa ulaşılmasının ardından tiranlığa heveslenen kişileri sürgün etmek ve bu sayede demokrasinin varlığını sürdürmekti. Sürgün 10 yıl sürüyordu ve bu sürenin sonunda sürgüne yollanan kişi canına, mallarına veya vatandaşlığına bir zarar gelmeden Atina'ya dönebiliyordu. Oylama işlemi 500 kişiden oluşan Bule meclisi ve en yüksek idari yetkili olan 9 arkhonun gözetiminde yapılıyordu. Oy verme gizlilik usulüne dayalıydı, oy verenlerin kimliği gizli kalıyordu. Yurttaşlar tiran olmaya niyeti olduğunu düşündükleri kişilerin isimlerini ostrakon (çoğ. ostraka) denilen çanak çömlek parçaları üzerine kazıyarak yazıyorlardı. Daha sonra phylai denilen görevliler oyları topluyor, kimsenin birden fazla oy kullanmasına izin verilmiyordu. Bir kişinin ostrakismos sonucu sürgün edilebilmesi

Kassandra'nın Hikayesi

Kassandra ve Aias'ı gösteren bir Roma freski, Pompeii (Public Domain) Kassandra Troia kralı Priamos ve Hekabe'nin kızıdır. Zengin bir kralın kızı olmasına rağmen Troia'nın malum sonu nedeniyle trajik bir kişiliği vardır. En kötüsü de bilicilik yeteneğine, olacakları önceden görmesine rağmen anlattıklarına kimseyi inandıramamış olmasıdır. Yıkım göz göre göre gelir ve kendisi de bunun bir parçası olur.  Kassandra'nın bilicilik yeteneğiyle ilgili iki hikaye anlatılır. Birincisinde, Kassandra, Helenos ismindeki erkek kardeşiyle birlikte Thymbra Apollon'unun şehir dışında bulunan tapınağında düzenlenen bir şenlikten sonra anne ve babası tarafından tapınakta unutulur ve geceyi orada geçirirler. Priamos ve Hekabe ertesi sabah çocuklarını almak için döndüklerinde gördükleri manzara karşısında korkuya kapılırlar. Zira iki tane yılan çocukları sarmış, gözlerini ve kulaklarını yalamaktadır. Anne ve babayı gören yılanlar ortadan kaybolur, ancak çocuklar duyuları arındığı için i