Ana içeriğe atla

Hesiodos


Hesiodos büstü, fotoğraf : Yair Haklai, Wikimedia Commons, CC BY-SA 4.0

Hesiodos, M.Ö. 8. yüzyılın sonları ile 7. yüzyılın başlarında yaşamış, eski Yunan’ın en eski ve önemli şairlerinden biridir. Homeros ile birlikte eski Yunan edebiyatının öncü şairlerinden biri olarak kabul edilir. Kökleri Boeotia bölgesindeki Askra köyüne uzanan Hesiodos’un babası, Aeolis’ten göç etmiş bir deniz tüccarıdır. Hesiodos, çiftçilikle uğraşan bir aileden gelmiştir. Bu sebeple tarımsal yaşam, mevsim döngüleri gibi kırsal gerçekler eserlerinde sıkça rastlanan temalardır. Ayrıca Askra’nın kışının çetin, yazının zorlu olduğu, iklimsel açıdan ne tam rahat ne de konforlu bir yer olarak tanımlanmasından da yaşamının doğayla iç içe geçtiği anlaşılır.

Hesiodos'un bilinen en önemli eserleri Theogonia ile İşler ve Günler’dir. Theogonia, evrenin ve tanrıların doğuşunu konu alır. Kaos’tan başlayarak Gaia ve Uranus gibi evrenin ilk varlıkları ortaya çıkar. Bunlardan Titanlar doğar ve bu tanrı kuşağı, sonunda Zeus’un egemenliğiyle sonuçlanır. İşler ve Günler ise Hesiodos’un daha kişisel, toplumsal ve ahlaki yönlerini öne çıkarır. Bu eser, kardeşi Perses’e hitaben yazılmış olup dürüstlük, çalışma, adalet gibi erdemleri, ayrıca geçimlik çiftçinin hayatına dair pratik tavsiyeleri içerir. Ayrıca insanlık tarihini “Altın Çağ”, “Gümüş Çağ”, “Bronz Çağ”, “Kahramanlık Çağı” ve “Demir Çağı” biçiminde yorumlayarak ahlaki ve kozmik bir perspektif sunar.

Hesiodos’un önemi, mitolojik gelenekleri sistemli bir şekilde aktarma çabasında ortaya çıkar. Tanrıların soylarını, insanların çağlarını, ahlaki normları şiirsel bir biçimde düzenleyerek, Yunan kültürünün tanrı-insan ilişkisini, evrenin düzenini ve toplumun işleyişini anlamasında temel bir zemin hazırlamıştır. Eserlerinde görülen sade dil, kırsal gerçekçilik ve erdem vurgusu, dönemin aristokratik kahramanlık şiirlerinden farklı bir bakış sunar. Böylece Hesiodos, yalnızca bir mit anlatıcısı değil; aynı zamanda toplumsal ahlakın, günlük yaşamın ve bireysel sorumluluğun da bir sesidir.

Kaynaklar


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Alman Çeşmesi

Alman Çeşmesi, Sultanahmet Meydanı, Foto : M. Özveren. Alman Çeşmesi, Alman İmparatorluğu Kaiseri II. Wilhelm tarafından 1898 yılında Osmanlı topraklarına yaptığı ikinci ziyaretinde gördüğü ilgi ve sevginin de etkisiyle Sultan II. Abdülhamid ve İstanbul halkına hediye edilmiştir. Almanya'da yapılıp İstanbul'a getirilen çeşme, tarihi bakımdan büyük öneme sahip olan Sultanahmet Meydanı üzerine dikilmiştir. I. Ahmed Türbesi'nin karşısında yer alan çeşmenin mimarı Max Spitta'dır. Neo-Bizans üslubunda yapılan çeşmenin açılış tarihi 27 Ocak 1901'dir. Çeşme yaklaşan dünya savaşı öncesinde Türk-Alman siyasi yakınlaşmasının da bir göstergesidir.

Laokoon ve Oğulları Heykeli

Laokoon ve Oğulları Heykeli, Vatikan Müzeleri, Foto : M. Özveren. Laokoon heykel grubu, tanrı Apollon tarafından gönderilen yılanların Troialı rahip Laokoon ve iki oğluna bir sunakta saldırmasını konu edinmektedir. Troia Savaşı sırasında içi savaşçı dolu tahta atın şehre alınmamasını öğütleyen Laokoon ve oğulları, Troia'nın yok edilmesine karar veren tanrıların isteğine karşı geldikleri için Apollon'un gönderdiği yılanlar tarafından öldürülürler. Heykel bu mitolojik hadiseyi tasvir etmektedir. Eserde baba ve iki oğlunun dramatik hayatta kalma mücadelesi canlandırılmaktadır. Yılanların Laokoon ve oğullarının bedenlerine dolanması, karakterlerin vücutlarındaki kasılmalar ile yüzlerindeki derin acı ve korku dikkat çekmektedir. Merkezde yer alan Laokoon ve solunda acıdan bayılmak üzere olan oğlu, en sağdaki diğer oğlu tarafından çaresizce izlenmektedir. Figürlerin acı içindeki vücutları ve çaresizce kurtulma çabaları etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır.  Romalı Gaius Secundus Pli...