Ana içeriğe atla

Herodotos ve Thukydides'in Tarih Anlayışlarının Karşılaştırılması


Herodotos ve Thukydides, fotoğraf: Yair-haklai, Wikimedia Commons, CC BY-SA 4.0


Tarih, geçmişi anlamanın ve ders çıkarmanın en önemli yollarından biridir. Ancak tarihçilerin kullandıkları bakış açıları, yöntemler ve anlatım biçimleri birbirinden farklı olabilir. Antik Yunan’da tarih yazımının öncüleri kabul edilen Herodotos ve Thukydides de, bu konuda birbirinden oldukça farklı yaklaşımlar sergilemişlerdir.

Herodotos: İnsan Hikâyeleri ve Kültürel Zenginlik

Herodotos, tarih yazımında anlatıya büyük önem veren bir isimdir. "Historiai" yani "Tarihler" adını taşıyan eserinde Pers Savaşları’nı ele alırken sadece savaşların stratejilerini anlatmakla kalmaz; savaşlara katılan toplumların kültürlerini, geleneklerini ve kahramanlık öykülerini de aktarır.

  • Hikâyecilik ve anlatı: Herodotos’un amacı, olayları kronolojik sırayla aktarmak kadar, okuyucuya insan davranışlarını, kültürel farklılıkları ve dönemin ruhunu hissettirmektir.

  • Efsanevi unsurlar: Eserinde tanrılar, kehanetler ve kahramanlık hikâyeleri sıkça yer alır. Bu yaklaşım, tarihi sadece nesnel olaylar olarak değil, toplumların inanç dünyasını ve kültürel anlatılarını da yansıtan zengin bir anlatı hâline getirir.

  • Geniş perspektif: Herodotos’un tarih anlayışı, farklı coğrafyaları ve halkları tanıtarak tarih ile etnografyayı birleştirir.

Thukydides: Mantık ve Eleştirel Analiz

Thukydides ise tarih yazımını daha analitik ve eleştirel bir zemine taşır. Peloponnesos Savaşları'nı anlattığı eserinde olayların ardındaki neden-sonuç ilişkilerini mantıksal bir biçimde ortaya koyar.

  • Neden-Sonuç ilişkisi: Thukydides, savaşları ve politik olayları anlatırken güç dinamiklerini, stratejik kararları ve toplumsal etkileri ön plana çıkarır.

  • Gerçekçilik: Eserinde tanrılar ve doğaüstü açıklamalara yer vermez; her şeyi insan davranışları ve siyasal motivasyonlar üzerinden açıklar.

  • Odaklı anlatım: Thukydides, belirli bir olaya yoğunlaşır ve derinlemesine analiz yapar. Bu yaklaşım, tarih yazımında bilimsel ve eleştirel metodun öncüsü olarak kabul edilir.

Sonuç

Herodotos tarihi olayların yanı sıra insan hikayelerini ve kültürel dokuyu da ön plana çıkarırken, Thukydides mantık, analiz ve eleştirel bakış açısını önceliklendirir. Tarih alanında öncü kabul edilen bu iki yaklaşım, tarihçiliğin farklı yöntemlerini gözler önüne sermesi açısından çok değerli görülmektedir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Alman Çeşmesi

Alman Çeşmesi, Sultanahmet Meydanı, Foto : M. Özveren. Alman Çeşmesi, Alman İmparatorluğu Kaiseri II. Wilhelm tarafından 1898 yılında Osmanlı topraklarına yaptığı ikinci ziyaretinde gördüğü ilgi ve sevginin de etkisiyle Sultan II. Abdülhamid ve İstanbul halkına hediye edilmiştir. Almanya'da yapılıp İstanbul'a getirilen çeşme, tarihi bakımdan büyük öneme sahip olan Sultanahmet Meydanı üzerine dikilmiştir. I. Ahmed Türbesi'nin karşısında yer alan çeşmenin mimarı Max Spitta'dır. Neo-Bizans üslubunda yapılan çeşmenin açılış tarihi 27 Ocak 1901'dir. Çeşme yaklaşan dünya savaşı öncesinde Türk-Alman siyasi yakınlaşmasının da bir göstergesidir.

Laokoon ve Oğulları Heykeli

Laokoon ve Oğulları Heykeli, Vatikan Müzeleri, Foto : M. Özveren. Laokoon heykel grubu, tanrı Apollon tarafından gönderilen yılanların Troialı rahip Laokoon ve iki oğluna bir sunakta saldırmasını konu edinmektedir. Troia Savaşı sırasında içi savaşçı dolu tahta atın şehre alınmamasını öğütleyen Laokoon ve oğulları, Troia'nın yok edilmesine karar veren tanrıların isteğine karşı geldikleri için Apollon'un gönderdiği yılanlar tarafından öldürülürler. Heykel bu mitolojik hadiseyi tasvir etmektedir. Eserde baba ve iki oğlunun dramatik hayatta kalma mücadelesi canlandırılmaktadır. Yılanların Laokoon ve oğullarının bedenlerine dolanması, karakterlerin vücutlarındaki kasılmalar ile yüzlerindeki derin acı ve korku dikkat çekmektedir. Merkezde yer alan Laokoon ve solunda acıdan bayılmak üzere olan oğlu, en sağdaki diğer oğlu tarafından çaresizce izlenmektedir. Figürlerin acı içindeki vücutları ve çaresizce kurtulma çabaları etkileyici bir biçimde yansıtılmıştır.  Romalı Gaius Secundus Pli...