Ana içeriğe atla

Dikilitaş


Dikilitaş, Sultanahmet Meydanı, Foto : M. Özveren.

Dikilitaş MS. 390 yılında dönemin Roma imparatoru I. Theodosius tarafından Hipodrom'a (bugünkü Sultanahmet Meydanı) dikilmiştir. Eser ilk olarak MÖ. 15. yüzyılda Mısır firavunu III. Thutmosis tarafından yaptırılmış, daha sonra MS. 390'da I. Theodosius tarafından gemiyle Mısır'dan İstanbul'a getirtilmiştir. Asvan granitinden yapılmış Dikilitaş'ın yüksekliği ilk yapıldığında 30 metreydi fakat alt bölümü tahrip olduğu için günümüzdeki yüksekliği kaidesiyle birlikte 24,87 metredir (kaidesiz 18,45 metre). Ağırlığı ise yaklaşık 200 tondur. 

Dört cephesinde de hiyerogliflerin yer aldığı eserde III. Thutmosis'in tanrılara sunduğu zaferlerini anlatan kabartmalar yer almaktadır. Kaidesinde ise Roma dönemine ait imparator I. Theodosius, saray erkanı, görevliler ve halkı tasvir eden kabartmaların yanı sıra Yunanca ve Latince olmak üzere iki adet yazı mevcuttur. Theodosius Dikilitaşı olarak da bilinen eser 3574 yıldır varlığını sürdürmektedir.


Kaidede yer alan Yunanca yazıtın Türkçesi : "Devamlı bir suretle yerde duran bu taşı dikme cesaretini İmparator Theodosius gösterdi ve yardımına Proclus çağrıldı. Bu şekilde 32 günde yerine dikildi."

Kaidede yer alan Latince yazıtın Türkçesi : "Önceleri direnmiştim; fakat yüce efendimizin emirlerine itaat ederek, yenilen tiranlar üzerinde zafer çelengini taşımam gerekti. Herşey Theodosius ve onun kesintisiz sülalesine boyun eğiyor. Bana da galip geldiler ve reis Proclus'un idaresi altında otuz günde yükselmeye mecbur oldum."


Eserin kaidesinde yer alan Roma dönemine ait kabartmalar :



Güneydoğu cephesi, üstte merkezde ayakta duran ve elinde bir taç tutan I. Theodosius, altta ise müzisyenler 
görülmekte.

Güneybatı cephesi, üstte saray erkanı, altta ise seyirciler
görülmekte.

Kuzeybatı cephesi, üstte imparator I. Theodosius, solunda eşi imparatoriçe Flaccilla, sağında da oğulları Arcadius ve Honorius, altta ise saraya hediye sunanlar görülmekte.

Kuzeydoğu cephesi, üstte saray erkanı, altta ise gösteriyi izlemeye gelen halk
 görülmekte.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld...

Alman Çeşmesi

Alman Çeşmesi, Sultanahmet Meydanı, Foto : M. Özveren. Alman Çeşmesi, Alman İmparatorluğu Kaiseri II. Wilhelm tarafından 1898 yılında Osmanlı topraklarına yaptığı ikinci ziyaretinde gördüğü ilgi ve sevginin de etkisiyle Sultan II. Abdülhamid ve İstanbul halkına hediye edilmiştir. Almanya'da yapılıp İstanbul'a getirilen çeşme, tarihi bakımdan büyük öneme sahip olan Sultanahmet Meydanı üzerine dikilmiştir. I. Ahmed Türbesi'nin karşısında yer alan çeşmenin mimarı Max Spitta'dır. Neo-Bizans üslubunda yapılan çeşmenin açılış tarihi 27 Ocak 1901'dir. Çeşme yaklaşan dünya savaşı öncesinde Türk-Alman siyasi yakınlaşmasının da bir göstergesidir.

Yerebatan Sarnıcı

Yerebatan Sarnıcı'ndan bir görünüm, Foto : M. Özveren. İstanbul'un görkemli Roma dönemi yapılarından biri olan ve Sultanahmet'te yer alan Yerebatan Sarnıcı, Doğu Roma imparatoru I. Iustinianus döneminde (MS. 527 - 565) kentin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. Yapı 140 metre uzunluğa ve 70 metre genişliğe sahiptir. Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde olan 336 tane sütun bulunmaktadır. Sarnıç, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen bu sütunlar nedeniyle halk arasında "Yerebatan Sarayı" olarak adlandırılmıştır. Sarnıcın üzerinde daha önce bir bazilika olduğundan yapı "Bazilika Sarnıcı" olarak da isimlendirilir. Sarnıçta bulunan ve sütun kaidesi olarak kullanılan iki Medusa başı oldukça dikkat çekicidir. Roma dönemi heykel sanatının güzel birer örneği olan bu Medusa başları sarnıç içerisinde ziyaretçilerin en çok dikkatini çeken objelerdendir. Bir görüşe göre sarnıca Medusa başı konulmasının nedeni yapıyı koruma amaçlıdır....