Ana içeriğe atla

Coriolanus'un Hikayesi


Coriolanus ve Roma kuşatmasını sona erdirmesi için yalvaran ailesi, ressam Soma Orlai Petritch, 1869.

MÖ. 5. yüzyılda yaşadığı düşünülen Gnaeus Marcius Coriolanus, Roma toplumunun asilleri olan patriciilere mensup bir komutandı. Küçük yaşta babasını yitirmiş ve bu sebeple dul annesi Veturia tarafından yetiştirilmişti. Bu sebeple annesine çok düşkündü. Onun dilediği gibi bir eş almış ve evlendikten sonra bile annesiyle birlikte yaşamayı sürdürmüştür.

Gnaeus Marcius çocukluğundan itibaren iyi bir savaşçı olmaya istekliydi ve aynı zamanda silahlara da tutkuluydu. Gençlik yıllarında Romalılar italik kabilelerden biri olan Volscilerle savaş halindeydi. Roma ordusu MÖ. 493 yılında Volsci şehri Corioli'yi kuşatmıştı. Bu sırada Antium'dan gelen başka bir Volsci ordusu Romalılara saldırdı. Ayrıca Corioli'deki askerler de Roma ordusunun sayısını küçümseyerek aniden saldırıya geçtiler. Bu sırada Gnaeus Marcius topladığı küçük bir birlikle ortaya çıkıp hem saldıranları püskürttü hem de şehrin kapısından içeri girilmesini sağladı. Corioli bu şekilde ele geçirildi ve Marcius'a şehrin alınmasında gösterdiği çabadan dolayı Coriolanus soyadı verildi.

MÖ.491 yılına gelindiğinde ise Roma bir gıda sorunu ile karşı karşıyaydı ve Senatus ithal edilen tahılın önemli bir kısmının pleblere dağıltılması konusunu tartışıyordu. Coriolanus patriciilere mensup olması nedeniyle pleblere verilen haklara karşıydı. Bu nedenle onlara tahıl yardımı yapılmasının koşulunu pleblerin haklarını savunan tribunusluk makamının kaldırılmasına bağladı. Bu düşüncesi halkta tepkiye yol açtı ve yargılanmak üzere mahkemeye çağrıldı. Fakat Coriolanus mahkemeye çıkmayı reddedip gönüllü olarak Volscilerin ülkesine sürgüne gitti. Orada Volscileri Roma'ya saldırmaya ikna etti ve Volsci ordusunun başına geçerek Roma'yı kuşattı.

Coriolanus Romalılara oldukça kızgındı. Çünkü Roma için birçok çatışmaya girmiş ve hayatını tehlikeye atmış olmasına rağmen Roma'da istenmeyen adam ilan edilmişti. Bu kızgınlığını Volscilerle birlik olup Roma'yı kuşatarak açıkça göstermiştir. Coriolanus başlarda Roma'yı ele geçirmek konusunda çok kararlıydı. Diplomatik görüşmeler sonuç vermeyince çok sevdiği annesi Veturia ve eşi Volumnia'nın başını çektiği Romalı kadınlardan oluşan bir heyet kendisini kararından vazgeçirmek üzere yanına geldi. Coriolanus kadınların cesaretine hayran kaldı. Ne kadar kararlı olursa olsun annesinin Roma için yalvarmasına fazla dayanamayıp ona şunları söyledi : "Sen kazandın anne! Fakat bu, oğlunun yıkımına sebep olacağın bir zaferdir." (Appianos, III.3) Bu sözlerin ardından kuşatmaya son verip uzlaşma sağlamayı umarak beraberindeki orduyla birlikte geri döndü. Volscileri barışa ikna edebileceğini düşünüyordu, fakat durumu açıkladıktan sonra onlar tarafından taşlanarak öldürüldü.

Coriolanus'un hikayesi bu şekilde son buldu. Roma Cumhuriyeti ise büyük bir tehlikeyi atlatmıştı. Volscileri Coriolanus'u öldürmeye iten sebep kuşkusuz kendilerini Roma'yı ele geçirmeye inandırmışken kendisinin bu düşünceden vazgeçmiş olmasıydı. Bir başka ifadeyle hayal kırıklığına uğramışlar ve bunun acısını da Coriolanus'tan çıkarmak istemişlerdi. Volsciler daha sonra da Romalılarla mücadelelerini sürdürdüler, fakat neticede Roma'ya boyun eğmekten kurtulamadılar. MÖ. 4. yüzyılın sonlarında Roma hakimiyetine girerek asimile oldular.


KAYNAKLAR

Eskiçağ Kaynakları

Appianos, (2022). Roma Tarihi: İtalya, (çev. Okan Demir), İstanbul: Pinhan Yayıncılık.

Plutarkhos, (2011). Paralel Yaşamlar: Alkibiades ve Coriolanus, (çev. Meriç Mete), İstanbul: İdea Yayınevi.

Titus Livius, History of Rome.

İnternet Siteleri

Lendering, J. Gn. Marcius Coriolanus. Livius.  https://www.livius.org/articles/person/coriolanus-gn-marcius/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld

Kylon'un Tiran Olma Girişimi ve Drakon Yasaları

Atina akropolisi, ressam Leo von Klenze, 1846. MÖ. 8. yüzyılın sonlarına doğru Attika'nın (Atina ve çevresini kapsayan bölge) önde gelenleri baştaki basileus'u (kral) indirip yerine arkhonlar, yani önderler denilen yöneticileri getirdiler. Yönetim biçimi monarşiden oligarşiye geçti. Aristokratlar yönetimde söz sahibi oldukları bu dönemde Atina akropolisinin 300 m kadar batısında yer alan Areopagos  Meclisinde toplanıyorlardı. Bu yeni politik düzende önceleri üç arkhon etkindi : 1-) Din ve devlet işlerinin yürütülmesinden sorumlu arkhon basileus 2-) Orduya komuta eden ve vatandaş olmayanların arasındaki davalara bakan Polemarkhos (savaş arkhonu, başkomutan) 3-) Genel idari işlerden sorumlu Arkhon. Arkhon Eponymos olarak adlandırılırdı, zira görev yaptığı yıla adını veriyordu. Meclise ve konseye başkanlık ediyor, dini olmayan davalara bakıyordu. Bunlara daha sonra thesmothetai (kanun koyucular) denilen 6 arkhon daha dahil edildi ve bunlar yönetim organını oluşturan "dokuz ar

Ostrakismos Nedir?

Üzerlerine isimler kazınmış çanak çömlek (ostrakon) parçaları Ostrakismos (Çanak Çömlek Mahkemesi), MÖ. 5. yüzyıl Atina'sında gerçekleştirilen bir uygulamanın ismidir. Amacı bir oylama neticesinde yeterli çoğunluğa ulaşılmasının ardından tiranlığa heveslenen kişileri sürgün etmek ve bu sayede demokrasinin varlığını sürdürmekti. Sürgün 10 yıl sürüyordu ve bu sürenin sonunda sürgüne yollanan kişi canına, mallarına veya vatandaşlığına bir zarar gelmeden Atina'ya dönebiliyordu. Oylama işlemi 500 kişiden oluşan Bule meclisi ve en yüksek idari yetkili olan 9 arkhonun gözetiminde yapılıyordu. Oy verme gizlilik usulüne dayalıydı, oy verenlerin kimliği gizli kalıyordu. Yurttaşlar tiran olmaya niyeti olduğunu düşündükleri kişilerin isimlerini ostrakon (çoğ. ostraka) denilen çanak çömlek parçaları üzerine kazıyarak yazıyorlardı. Daha sonra phylai denilen görevliler oyları topluyor, kimsenin birden fazla oy kullanmasına izin verilmiyordu. Bir kişinin ostrakismos sonucu sürgün edilebilmesi