Ana içeriğe atla

Kronos'un Saltanatının Sonu


Kronos
Oğullarından birini yiyen Saturnus (Kronos), ressam Peter Paul Rubens (1577-1640)

Kronos (Eski Roma'da Saturnus) evrenin hakimi olur olmaz kardeşleri Hekatogkheirlerle (Yüz Kollu Devler) Kyklopları hemen Tartaros'a hapsetmiş, ardından da kız kardeşi Titanid Rhea (veya Reia) ile evlenmişti. Fakat herşey istediği gibi giderken hikmet ve gelecek konusunda bilgi sahibi olan Gaia ve Ouranos (annesi ve tahtından ettiği babası) çocuklarından biri tarafından tahtından indirileceğini söyleyince Kronos doğan çocuklarını birer birer yemeye başladı. Böylece Hera, Demeter, Hades, Poseidon ve Hestia'yı birbiri ardınca yuttu. Bu şekilde varlığını tehdit edebilecek tehditlerden kurtulduğunu düşünüyordu.

Bütün çocuklarından yoksun kalacağını düşünen Rhea üçüncü oğlu Zeus'u gizlice doğurdu (doğum yeri ile ilgili Girit ve Arkadya olmak üzere iki farklı yer verilir) ve onu Kronos'tan sakladı. Bebeğin yerine yemesi için Kronos'a kundağa sarılı bir taş verdi. Kronos hilenin farkına varmadan taşı yuttu. Zeus büyüyünce Kronos'un yediği çocuklarını kusması için Titan Okeanos'un kızlarından Metis'in (veya Gaia) yardımıyla Kronos'a bir ilaç yutturdu. Söylenenlere göre bu ilaç Rhea tarafından hazırlanmıştı. Metis Zeus'a hazırlanan iksiri Kronos'un ballı içeceğine karıştırmasını tavsiye etti. Gerçekten de Kronos karışımı içer içmez önce taşı sonra yuttuğu çocuklarını birbiri ardına kustu. Ardından hepsi kardeşleri Zeus'a duydukları minnettarlıktan dolayı onun önderliğinde babaları Kronos'a savaş açtılar. Bu savaşta Kronos'un müttefikleri kardeşleri Titanlardı. Kronos gücünü kaybettiği için Titanlara ağabeyi Atlas önderlik ediyordu. Gaia Zeus'a eğer Kronos'un Tartaros'a hapsettiği Kykloplar ile Hekatogkheirleri serbest bırakıp onlardan yardım isterse Titanları yenebileceğini söyledi. Zeus bu yaratıkların kapatıldığı hapishanesinin bekçisi dişi canavar Kampe'yi öldürerek onları serbest bıraktı ve savaşta yanına aldı. Bunun üzerine Kykloplar Zeus'a meşhur yıldırımını, Hades'e görünmezlik miğferini ve Poseidon'a da vurduğu zaman toprağı ve denizi sallayan üç dişli yabayı verdiler. Savaş on yıl sürdü ve zafer Zeus önderliğindeki tanrıların oldu. Daha sonra aralarında yapılan paylaşımla Zeus Gök'e, Poseidon Deniz'e, Hades de yeraltı dünyasına egemen oldu. Ayrıca Zeus savaştaki önderliğinden dolayı evrenin mutlak hakimi oldu.

Kendi çocukları tarafından tahtından edilen Kronos ve Titanlar Hekatogkheirlerin yerine hapsedildi ve bu kez Hekatogkheirler onların bekçisi oldular. Okeanos Titanlara önderlik ettiği için ibret olsun diye Zeus tarafından dünyayı omuzlarında taşımakla cezalandırıldı. Dişi Titanlar ise Rhea ve Metis'in ricalarıyla bağışlandılar. Zeus ve diğer tanrılar son olarak da evlatları Titanların Tartaros'a kapatılmasıyla öfkelenen Gaia'nın kışkırtmasıyla saldırıya geçen Gigantlarla (devler) mücadele etmek zorunda kaldılar. Fakat nihai zaferi kazanan yine Zeus önderliğindeki Olymposlular oldu ve böylece resmen evrenin hakimi oldular.


KAYNAKLAR

Grimal, P. (2012). Mitoloji Sözlüğü : Yunan ve Roma, (çev. Sevgi Tamgüç), İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

Graves, R. (2010). Yunan Mitleri : Tanrılar, Kahramanlar, Söylenceler, İstanbul: Say Yayınları.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld

Kylon'un Tiran Olma Girişimi ve Drakon Yasaları

Atina akropolisi, ressam Leo von Klenze, 1846. MÖ. 8. yüzyılın sonlarına doğru Attika'nın (Atina ve çevresini kapsayan bölge) önde gelenleri baştaki basileus'u (kral) indirip yerine arkhonlar, yani önderler denilen yöneticileri getirdiler. Yönetim biçimi monarşiden oligarşiye geçti. Aristokratlar yönetimde söz sahibi oldukları bu dönemde Atina akropolisinin 300 m kadar batısında yer alan Areopagos  Meclisinde toplanıyorlardı. Bu yeni politik düzende önceleri üç arkhon etkindi : 1-) Din ve devlet işlerinin yürütülmesinden sorumlu arkhon basileus 2-) Orduya komuta eden ve vatandaş olmayanların arasındaki davalara bakan Polemarkhos (savaş arkhonu, başkomutan) 3-) Genel idari işlerden sorumlu Arkhon. Arkhon Eponymos olarak adlandırılırdı, zira görev yaptığı yıla adını veriyordu. Meclise ve konseye başkanlık ediyor, dini olmayan davalara bakıyordu. Bunlara daha sonra thesmothetai (kanun koyucular) denilen 6 arkhon daha dahil edildi ve bunlar yönetim organını oluşturan "dokuz ar

Ostrakismos Nedir?

Üzerlerine isimler kazınmış çanak çömlek (ostrakon) parçaları Ostrakismos (Çanak Çömlek Mahkemesi), MÖ. 5. yüzyıl Atina'sında gerçekleştirilen bir uygulamanın ismidir. Amacı bir oylama neticesinde yeterli çoğunluğa ulaşılmasının ardından tiranlığa heveslenen kişileri sürgün etmek ve bu sayede demokrasinin varlığını sürdürmekti. Sürgün 10 yıl sürüyordu ve bu sürenin sonunda sürgüne yollanan kişi canına, mallarına veya vatandaşlığına bir zarar gelmeden Atina'ya dönebiliyordu. Oylama işlemi 500 kişiden oluşan Bule meclisi ve en yüksek idari yetkili olan 9 arkhonun gözetiminde yapılıyordu. Oy verme gizlilik usulüne dayalıydı, oy verenlerin kimliği gizli kalıyordu. Yurttaşlar tiran olmaya niyeti olduğunu düşündükleri kişilerin isimlerini ostrakon (çoğ. ostraka) denilen çanak çömlek parçaları üzerine kazıyarak yazıyorlardı. Daha sonra phylai denilen görevliler oyları topluyor, kimsenin birden fazla oy kullanmasına izin verilmiyordu. Bir kişinin ostrakismos sonucu sürgün edilebilmesi