Ana içeriğe atla

Athena'nın Doğuşu


Athena'nın Doğuşu
Athena'nın doğuşu, ressam R. Antoine Houasse (1645-1710)


Eski Roma'da Minerva ile özdeşleştirilen Athena, Yunan mitolojisinde göklerin hakimi ve tanrılar tanrısı Zeus ile Metis'in kızıdır. Annesi Metis birinci tanrılar kuşağından bir tanrıçaydı. Ayrıca Okeanos ve Tethys'in kızı, Zeus'un da ilk eşiydi. Kronos'un yutmuş olduğu çocukları kusturan ilacı Zeus'a veren de Metis'tir. Zeus'tan hamile kalan Metis bir kız çocuğu dünyaya getirecektir. Fakat Ouranos ve Gaia Zeus'a Metis'in kız doğurduktan sonra dünyaya getireceği erkek çocuğun Kronos'un başına geldiği gibi kendisini tahtından edeceğini söylerler. Bunun üzerine telaşa kapılan Zeus Metis'i yutar.

Bir gün Zeus bulutların üzerinde bulunan Olympos'daki sarayında otururken şiddetli baş ağrısı geçirir. Bu daha önce hiç yaşanmamış bir hadisedir. Zeus ağrının geçmesi için ne yaptıysa acıyı dindirmede başarılı olamaz. Ağrının şiddeti dayanılamayacak bir noktaya ulaştığında ise son çare olarak oğlu Hephaistos'tan bir balta ile başını ortadan ikiye ayırmasını ister. Emir büyük yerden olduğu için Hephaistos karşı koymadan ancak endişeyle kendisinden istenileni yapar. Neticede bir mucize gerçekleşir ve Zeus'un başından elinde mızrak tutan, zırhını kuşanmış bir genç kız çıkar. Bu bilgeliğin tanrıçası Athena'dır; böyle adlandırılmasının nedeni Zeus'un yüce beyninden tam bir yetişkin olarak doğmuş olmasıdır.

Diğer tanrıçaların aksine Athena savaştan da büyük haz alıyordu, zira babası Zeus'un korkunç kalkanı "Aegis"i ve kudretli mızrağını taşıyordu. Savaşlarda çarpışan orduların yakınlarında bulunuyordu. Bunun dışında kadınsı zevkleri de vardı ki, dokumacılık buna örnek olarak verilebilir. Zeus Athena'nın bilgeliğine çok güveniyordu ve bu yüzden onu hiç yanından ayırmıyordu. Bilhassa insanlarla ilgili mevzularda onun fikrini alıyordu.


KAYNAKLAR

Baker, E. K. (2015). Antik Yunan ve Roma Hikayeleri, (çev. Onur Aydın), İstanbul: Altın Bilek Yayınları.

Grimal, P. (2012). Mitoloji Sözlüğü : Yunan ve Roma, (çev. Sevgi Tamgüç), İstanbul: Kabalcı Yayınevi.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eski Yunan'da Kent Devleti (Polis) ve Özellikleri

Atina akropolisi, A.Savin (Public Domain) Polis (çoğul poleis) eski Yunan siyasal ve sosyal yaşamının en karakteristik örgütleniş biçimidir ve esasen eski Yunan'a özgü bir kavramdır. Kent devleti ise modern bir yakıştırmadır. Kent devleti Mezopotamya'da Erken Tunç Çağı'ndan bu yana örneklerini gördüğümüz eski bir siyasi oluşumdur. Kısacası kent devleti bir kent ve onun etrafındaki toprakları kapsayan belirli bir alandır ve bu alan bir bütün halinde bir siyasi birimdir. Yunanlar bu düzene "polis" adını vermişlerdir. Politika kelimesi de buradan gelmektedir. Polisin siyasi ve toplumsal yapısı doğu krallıklarındaki kentlerden farklıydı. Doğu kentlerinde iktidar gücünü tanrıdan aldığını iddia eden veya buna inanan ve doğrudan tanrı sayılan krallara aitti. Kral veya Firavun denilen bu yöneticilerin yetkileri sınırsızdı ve hakimiyetleri içerisinde yer alan bütün kentler onların mutlak otoritesine tabiydiler. Yunan polislerindeki yurttaşlık (politai) kavramı ve yeri geld

Ostrakismos Nedir?

Üzerlerine isimler kazınmış çanak çömlek (ostrakon) parçaları Ostrakismos (Çanak Çömlek Mahkemesi), MÖ. 5. yüzyıl Atina'sında gerçekleştirilen bir uygulamanın ismidir. Amacı bir oylama neticesinde yeterli çoğunluğa ulaşılmasının ardından tiranlığa heveslenen kişileri sürgün etmek ve bu sayede demokrasinin varlığını sürdürmekti. Sürgün 10 yıl sürüyordu ve bu sürenin sonunda sürgüne yollanan kişi canına, mallarına veya vatandaşlığına bir zarar gelmeden Atina'ya dönebiliyordu. Oylama işlemi 500 kişiden oluşan Bule meclisi ve en yüksek idari yetkili olan 9 arkhonun gözetiminde yapılıyordu. Oy verme gizlilik usulüne dayalıydı, oy verenlerin kimliği gizli kalıyordu. Yurttaşlar tiran olmaya niyeti olduğunu düşündükleri kişilerin isimlerini ostrakon (çoğ. ostraka) denilen çanak çömlek parçaları üzerine kazıyarak yazıyorlardı. Daha sonra phylai denilen görevliler oyları topluyor, kimsenin birden fazla oy kullanmasına izin verilmiyordu. Bir kişinin ostrakismos sonucu sürgün edilebilmesi

Kassandra'nın Hikayesi

Kassandra ve Aias'ı gösteren bir Roma freski, Pompeii (Public Domain) Kassandra Troia kralı Priamos ve Hekabe'nin kızıdır. Zengin bir kralın kızı olmasına rağmen Troia'nın malum sonu nedeniyle trajik bir kişiliği vardır. En kötüsü de bilicilik yeteneğine, olacakları önceden görmesine rağmen anlattıklarına kimseyi inandıramamış olmasıdır. Yıkım göz göre göre gelir ve kendisi de bunun bir parçası olur.  Kassandra'nın bilicilik yeteneğiyle ilgili iki hikaye anlatılır. Birincisinde, Kassandra, Helenos ismindeki erkek kardeşiyle birlikte Thymbra Apollon'unun şehir dışında bulunan tapınağında düzenlenen bir şenlikten sonra anne ve babası tarafından tapınakta unutulur ve geceyi orada geçirirler. Priamos ve Hekabe ertesi sabah çocuklarını almak için döndüklerinde gördükleri manzara karşısında korkuya kapılırlar. Zira iki tane yılan çocukları sarmış, gözlerini ve kulaklarını yalamaktadır. Anne ve babayı gören yılanlar ortadan kaybolur, ancak çocuklar duyuları arındığı için i